Bana Gözlerini Ver
İşte bu dağların, dalgaların, dağ gibi dalgaların görüldüğü ilk zamanı kimse bilmez; ilk kez kimin aşıp gittiğini de öyle. Göğe…
Hayatlarımız Üzerine Bir Ant
Yetmez miydi bunca zaman karada çektiklerimiz? Narları ve buğdayları yetiştiren kara toprak üzerinde neydi seni gizleyen? Uçup giden kuşların ardından…
Beş Bıçak Yarası
Burada insanlar yaşayan ölülerdir. Havalar ısınıp soğurken gittikleri görülmüştür. Dönüşlerini beklemek de beyhude bir denizci tutkusudur. Bitmez, bitemez hissi veren…
Yıldızlı Bir Düş Treni
Bana uzak memleketlerden bahsettin. O günden beri düşlerimde bir treni yola koyulurken görüyorum. Bir incir yaprağı üzerinden okuyorum hayatı. Elimde…
İbrahim’i Vurdular
Işıklar kapandığında gümüş yaldızlı kitaplar açılır. Hiç yazılmamış mektupları buradan okuruz. Kapalı kapıları açmanın bir yolunu her zaman buluruz. Sonu…
Mayıs Bindokuzyüzellidört
Mayıs bindokuzyüzellidört. Eve dönüş yolunda kaçırdığım vapurun ardından bakakaldığımda dünyanın henüz yaratıldığına inanmıştım. Eğer gerçekse okuduklarım ve ben eğer bir…
İşte Senin Ellerin
Tanrının sonsuz hafızasına yeni sayfalar eklediğimiz o akşam kışı geçirmek üzere uzaklara doğru yola çıkmıştık. Yazın henüz bitmişliğini, ellerimde kalan…
İskenderiye Kütüphanesi
Önümden usulca uçup geçen martıların sırtına yük bindirirdi sahilde yüzüme karşı edilen itiraflar. Çıplak ayaklarımla suyun içinde yürürken bu hayatta…
Bir Nehir ve Bin Kahır
İsmimin manasını açıklayan bir dil var. Zamanımızda yalnızca benim konuşabildiğim. Bu dili çok eskiden konuşabilenler birer birer suya düştüler. Ölüleri…
Bunlar Nasıl Gözler?
Kanatları açılamayan göçmen kuşlara dair anlatılan ne varsa hepsi İstanbul’da bir kilise duvarında yazılıdır kanla. Bunu yalnızca körler bilir, bir…