Önümden usulca uçup geçen martıların sırtına yük bindirirdi sahilde yüzüme karşı edilen itiraflar. Çıplak ayaklarımla suyun içinde yürürken bu hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şeyi öldürmek ya da öldürülmek olduğunu zannediyordum. Oysa yanıp kül olan İskenderiye Kütüphanesi’nde belki yazarının dahi yazdığını unuttuğu, bir parşömen üzerindeki üç cümlelik bir hikâyenin sonsuz bir yok oluşu kaldıramayan asi ruhunun tekrar anlatılmak için yaşanmak ve yazılmak üzere beni seçtiğinden habersizdim.

Musa’nın Kızıldeniz’i ikiye ayırışına şahit olan balıklar gibi titriyor ruhum. Kafesimin içinde artık canlı bir yürek yok. “Ölmedim ama değil mi?” diye sordum, “Ölmedin.” dedi. Babil caddelerinde kaybettim gözlerimi. Ruhum bazen yürür, bazen uçar, bazen koşardı. Yaram, başımı taşlara vura vura saldı köklerini damarlarıma. Avuçlarımın içindeki iki kırık çizgiyi birleştirdiğimde bir ismi tamamlıyorum. Bir demet kekik topluyorum çayırlardan, bir tel koparıyorum geceden ve bağlıyorum. Artık kanı kurumuş olan göz çukurlarıma kuşlar yuva yapıyor. Bu demek oluyor ki hiç beklemediğim bir zamanda geri dönecek yaz.

Ölmek istemiyorum. Dünyanın dönüş gıcırtısının böldüğü tüm uykularıma rağmen büyüyeceğim. Hep hatırımda kalan, üzüm salkımlarıyla çevrelenmiş o eski pencereden bana bakan o gözlerde tüm şehri görmüştüm de tüm şehirde görememiştim o gözlerde gördüğümü. Denize açılmayı bilmeyen yeni yetme bir yelkenliden çok daha diri ellerim. İnsani çehreden mahrumken buna rağmen tüm insanlığımla ben; hiçbir günahın peşinde veya hiçbir telaşın içinde olmadan sığırcıkları çığlık çığlığa kaçıran bir kargaşada dahi silahına davranmayan, çatılarda dolaşan, babasını hatırlayan hatta belki hiç unutmayan biri olarak kalacağım. İçinden geçtiğim ve içimden geçirdiğim hikâyeleri yazdığımda önce okuyup sonra yakmak isterim. Güçlü bir nefes yoklayınca üşüyüp titrediğimde beni terk ettiğini düşünde gören o küçük kuşa önce dokunup sonra onu öldürmek isterim. İsa’nın dirildiğini gören bir Hıristiyan müminin kaçırdığı aklında birbirine karışan denizlerin ve ölü rahiplerin adlarını bir kurşun unutturabilir. Bu kışı adada tütünsüz geçirmek zor olabilir.

O deftere adımı yazmaktan vazgeç.