Bulutlar hep orada olacak,
sende olanı
Senden,
bir yanıp bir sönmekten,
yok olana kadar yanıp gitmekten
Dolunayı diyorum,
Hayallerini,
Sır gibi
Saklayacak.
Bulutlar çekildiğinde,
Lacivertinde gök yüzünün,
tüm parlaklığıyla yaklaştığını göreceksin en derin arzularına
Doğru soruları sor yabancı,
Ulaşmak için kaderin geçmişi saran kollarına.
Yazacağın hikayelerden,
Varoluşunu ana taşıyan gizemli çekimden korkma.
Bazen parçalar hiç “bir” olmayacakmışçasına uzaklaşmadan birbirinden,
Aşacağı denizleri göremez ya insan,
Hep orada olan
bir anda ilişiverir gözüne,
Alev alır umutların,
Gerçeğini çağrıştırır dolunay,
Hiç yaşanmamış olanların.
Her nefeste içine çektiğin zehir,
Seni bir an önce terk etmekten kurtaracak.
Zehir ki,
Nereye varacağını kestiremediğin yolu
Bir tuzak gibi sakladığı pençesinden kurtaracak zamanın.
Hiç var olmayacak bir paralel evrende sonsuz evren teorisinden bahsederken,
Cennete giden köprüde inançsızlığa kapılıp geri yürüyeceksin.
Hayat denen
Harita kullanmadan çıktığın ilk yalnız yolculuk.
Birer birer geçtiğin ağaçları son sürat geçmişe yollarken,
Arkana bakamayacağın uzunca yollara,
Aydınlanan gecenin sonsuz şafağına sür.
Pembe gökyüzünde
Güneş doğmadan gördüğün dolunayın hatırına.