kalbim sırça bir kas
kırılacak gibi atıyor
beşikte adın var
çığlıkların geceyi doldurdu
gözyaşlarım banyo fayansına
meyve sinekleri gibi doğuyor
makinenin mekanik uğultusunu dinliyorum
-kabullenmek için-
daha iyi bir başlangıç isterdim
ıslak klostrofobik karanlıkta
bir cenin gibi kendimi tutmadığım
yaban atları dizildi boğazıma
“sevmek acı çekmektir”
bilinçaltıma yerleşmiş bir söz
boğazıma bıçak gibi dayandı
çünkü sen hiç burada olmadın
şimdi akdenizde nefesin derinleşiyor
uçurumun kenarından sahile bakıyorsun
adım aşağıdaki kumlara kazılı
ve bilmeliydim gözlerim her kırıştığında
kuma yazılanlardan daha kalıcısı
ayağına bağlı bir taş gibi batırır
su ciğerlerime doldu artık
çöz beni de dibe çökeyim
adın ağzıma çok geliyor artık
içimde yanan ateşin rüzgarısın
her hatırladığımda göğsüm delinir
kapıyı bir kehanet çaldı
gelecekten umutsuz bir uyarı
“yenilmeden kurtul ondan”
ocakta mum var, seni sonra arayacağım
insanlığımın en çirkin kısımlarını
aydınlığa tutup bakar mıydın yüzüme
sevmek yanmaktan ibaretse
yakar mıydım canımı senin için
dumanlar doldurdu tüm nefeslerimi
cevap hayır
kapıyı açmıyorum
yüzüne bir haç dokuyorum
burnunun ucu
ve gözlerinden öpüyorum seni
tenin sıcakta kavruluyor
bunun bir adı var
ağzıma almaya cüret edemediğim
yanmışım, tutuşmuşum şehrin güneşinde
küllerim kumlara karışmış
iyi, kötü ve çirkin
işte bu iyi kısmı:
o kadar sıcak ki sıcaktan üşüyorum
kemiklerim titriyor, ruhum dalgalı
bir kuşun kanadına üflemelisin beni
gönül koy yoluma, gidemeyelim
sahil şeridi, kumların içinde tek itirafım
bir şehri hiç böyle sevmemiştim
tereddütle dolu sessizliğimde
yüzümü göğsüne saklıyorum
kelimelerim çırpınıyor kollarında
kalbim sırça bir kas
-ve kırılmak üzere
olacakları biliyorum henüz yaşanmadan
fincanıma telve olarak düştü yüzün
gözümden bir damla yaş
iki gün öteye akıyor
işte bu kötü kısmı
ayaklarının altındayım
suçum bedenime ağır geliyor
uykularımdan terörle uyanıyorum
“mondial, gözlerin ve ellerin”
kısa zamanda öğrendiğim sayıklamalar
geçen haftaların haritasını çıkarttım
seni ve senin hakkında tüm bildiklerimi
bir deri parçasına gömdüm
ayna ayna söyle bana
Kaldırımdaki kimin safrası?
işte bu da çirkin kısmı.