O zaman böyle davranmak tanrıya ortak koşmak olur. Birisi olmak yani, o birinin
dokunulmaz olması. İyi bir şey olmak için biri olmak. Misal en basitinden ve basitliğinden dolayı
en kötüsünden şarkıyı iyi söylüyor olmak, kesinlikle ve kesinlikle iyi şarkı söylemek değil, iyi şarkı
söylüyor olmak. Gerçekten verdiyse mabud konunun üzerinden daha çabuk geçilir. O kişi
biri/şarkıcı/sanatçı(!) ilan edilir, her şey ona sorulur çünkü o biridir artık. Yok değilse bu ona
söylenemez çünkü o kişinin tek isteği o biri olmaktır. Şarkıyı iyide kötüde söylese kendisinden
değer eksilmeyeceğine inanamaz inanmak istemez çünkü kafasında o, ona olduğunu söyledikleri
hiçtir, herkesin hiç olduğu için cezalandırdığı kişi olmaktansa, yine birileri tarafından hiç
sayılmaktansa o biri olmayı tek arzusu haline getirir, biri olmayı satın almak ister, bunu ondan
alıkoyanları öfkesiyle dağıtarak, dostu düşmanı ayırt etmeksizin çirkeflikle ve ahlaksızlığıyla.
Çünkü biri her şeydir, kimin hiç olacağına o karar verir, yaptıkları ahlaktır, diğer birileri onu
dinler hiçler eline ayağına bakar. Kendisi hiç olmaktan nefret etmiştir kendisi diğer birilerinden
de nefret etmektedir sadece kendinin olduğu Bir’i sever. Bu yüzden hayatı boyunca biri olmak
için güç satın alır. Kendine bir gücün ait olduğuna inandığında ise başkalarını hiç olarak ilan
ederek biri olduğunu etrafına kanıtlar, dünyaya katkıda bulunacak hiçbir şeyi olmadığından
başka yoluda yoktur zaten. Onun ve onun gibilerin çok olduğu bölgelerde bu kolaydır çünkü
hiçbiri oldukları birinin kim olduğunu, kim olduklarını bilmezler. Kendilerine hiç sormamışlardır
biri kimdir? kendisi hiç midir? soru sormayı küçük yaşta bırakıp cevaplayan olmak isterler,
cevaplayan büyük kişidir çünkü kendilerinin kim olduğu sorusunu da biri cevaplamıştır zira.
Herkesin ulaşmak (olmak) için birbirini katlettiği tanrı(cık). Soruları kestikleri noktada, fiziken yaş
olarak çok da ilerleyemedikleriyle, bir çocukvarilikle kuralları kendileri koymak ister, sorular
cevaplar, mutlak doğru cevaplarının da beğenilmesini beklerler. Çünkü onlar biridir onlardan
başka kim olaki bunları bilecektir.
Cevaba haiz olmuş ve söylecek olan çıkarsa, o, o birinin tanrıcıklığını inkar etmiş olur.
Vay kafir! cevap beğenmez! Hemende arkasından şu laflar gelir: filanca tanrı(cık)
bunları kutsamış şunlara böyle demiş şunu söylemiş sen şirk mi koşuyorsun! Tanrı(cık)
affetsin. Ama sonuç olarak ya şarkıyı işkembe gibi söylüyorsun ya da neyi niye söylediğini
bilmiyorsun.
Ya müzik kalbimizin ritmiyle uyumlu aksaydı, gönüllerimizin çeşitliliği ahenk ile bir
olsaydı; kimseler hiç veya biri etmeden kendimizi, biz kimiz diye sorsaydık yürürken, her gece,
eve gidene kadar.
-Glaros