la belle indifférence
ölü eller dans ediyor yüzünün etrafında. her dönüşlerinde anna’nın bir parçasını daha çekiştiriyorlar. ilkinde, ikincisinde, üçüncüsünde ve belki dördüncüsünde bile…
kalbimin kuzeyine
kadın olma yarası, açık diye, düşünüyorum çıkardığım tampona bakıp. her ay yeni baştan açılıyor, şarıl şarıl. alt tarafı tampon…
perilere ihanet / kırıklar nefrete tamlanır
‘dişidir gece’ zira kadını değil, dölleyebildiği tür’ü okşar eril şair kalemi. otuzar kuş yollar göğsünden, otuz ayrı kadına. olur da…
üçgünlük delilik*
bir/bir/bir deliriyorum. muyum? elim kalemle buluştuğu an düşüncelerim kaçışıyor. ateş gören böcekler gibi bir kaçış. koku duyusunu sigaraya feda etmiş…
keçilere veda
Ayakta kalamıyorum duştayken bile Pınar, Emine, yokluğun, rutinler ve ölüm çöküyor üstüme. Elimi tutamıyor bu sefer Tezer bile, Madak zaten…
güneş yerinde
O gün ilk kez uyanık hissettiğinde, somon pembesi battaniyesinin üstünde, papatyaları izliyordu. Ne kadar olduğunu hatırlamadığı kadar uzun bir süredir…
anlara şükr’an
Çocukken yediğim çikolatalar hep içimi öperdi, en başta onlara teşekkür ediyorum. Garip bir dönemden geçiyorum şu sıra, dış dünya sanki…
kafası iyi birine mektup
Kayıp hissediyorum. Jenerasyonumun her parçası kadar kayıp. Kekeleyip duruyor ellerim klavye görünce. Yolunu bilmeyen birinin elleri de bulamıyormuş yolunu. Ellerim…