Sarı sokak lambalarına bakarak, kalbimizin de ürpertisiyle;
Dudaklarımız yanıncaya kadar çekmişiz sigaralarımızı içimize
Bitmişiz biz, harap olmuşuz
Dökülmüş, kırılmışız
Oysa ki inandık iyi insanlar olduğumuza
Yan gözle bakıldı benliğimize
Referans gösteremedik hiç bir bedeni sevişmelerimize.
Derecelendi cennet dertlerimizin şerefine!
Mumlarımız söndü
Oysaki saat On’u On geçiyordu daha,
Subliminal bir güleryüz gibi…
Yüz liramız olsa gülerdi yüzümüz,
Cepkenimizde ağırlık yaptı kurşun.
Biz de isterdik afilli cümlelerimiz olsun,
Durduk yere sıkabilelim
Sıkalım ki fiyakamız olsun!
Ama bizimkiler kamyon arkası yazılar gibi olurdu,
Sıktık ki fiyaskomuz olsun,
Teyplerde çalınsın!
Entel bir Meksikalı gibi – tıpkı onun dediği gibi yani
Tarhanayı Jalapeno biberli severiz,
Bobby Dilara dinler, Fransız kesim fötr şapkalar takarız.
Kadife ellerimiz özelleştirilir,
Ahlakımız transparan olmaya karar verir ve
Şeffaflık kazanır tırnaklarımız
Çünkü ancak böyle ölünürdü taksitle…