Güzel oldu güzel. İyi oldu iyi. Bir mezbahada gibi hissediyorum kendimi. Orada da Kropotkin okur musun bana? Mezarlıkta olsak felsefe yapıyor olur muyuz hala? Öncelikle bir araya gelinmeli. Barikatlar yürüyerek aşılmıyor. Barikatlar savaşarak, savaşlara cephane taşıyarak aşılıyor. Ortadoğu’dan bahseden romanlar okunarak aşılıyor kültür şokları. Kürt coğrafyasına kan aşılanıyor, Türk coğrafyasından da duyuluyor. Böyle ötekileştirilmesine de karşıyız, böyle ötekileştirilmemesine de. Böyle bölünmesine de karşıyız, böyle bölünmemesine de olacaktı doğrusu. Daha. Yoksa Ahad mı demeliydim. Başka bir filmin senaryosunda kullanmıştım bunu. Nevrotik bir vakayım. Bu da benim için hayatın anlamı. İntiharın zihinsel karşılığı. Nuh nebiden kalma tütün alışkanlıkları. Bafra sigarası, tekel 2000. Serkldoryan kulübü. Bütün bildiklerimi önüne seriyorum ki aslında hiçbir şey. Karşıyaka Yalı’sına neden Kordon denmiyor ve Da Poet’in Beattape’leri neden montaj olduğu kesinleşen(!) tape’lerden az dinleniyor? Önümde iki soru var. Dinlenecek iki yalancı. Hiç konuşamadığım pembe saçlı bir kız. Onu sevmiyorum. Tahammül edemiyorum. Benim aklım başkasında. Mantık çıkarması, mantık toplaması. Matematik konusu olan da değil. Unuttum hepsini. Lise geride kaldı, tüm hayatım. Bundan önce bastığımız bütün fanzinler, fanzinlere verdim şiirler, kitap incelemeleri, hepsi geride kaldı. Roman karakteri mi olsam? Kitabın sonunda kendimle yüzleşmek zorunda kalmayacağımı bilsem olurum vallahi. E güzel. Anlaştık. Pazartesi başlıyorum.