en çok soru babaya sorulmuştur
baba tokat gibi bir cevaptır süt dişlerini döken
dil bu boşluğu yoklar durur – eksiktir gülüş biraz
otuz ikiye kadar sayamaz
baba susmak ve bağırmak arasında durur
o fırtınanın ta kendisi ki öncesindeki sessizlik de odur
yine de güler çocuk dişlerini göstermeyerek
hatta kahkahalarla ha ha ha ağzını eliyle kapatır ancak
engel olamaz sofrada veya sınıfta bazen arkadaşlarıyla
ağrıyarak karnı sonra üzerinde durduğu ayağı ağrır
uçlarından ağrır elleri sonra
çünkü öğretmen hizaya getirir sınıfı cetvelle
kapitalizmin afrikada cetvelle çizdiği gibi haritaları
geometrisi vasat matematiği kötü global iktisat
paylaşmak meselesinde özellikle
tepeden bakan baba
söz sahipleri için kürsü
ve sema, vahyeden için
-eller üzerinde yükselen-
zira
tepeden inmedir
dinler (peygamberler ile) ama tanrılar değil
depremler (sanki), yargıç tokmakları (karar verildi)
yağmurlar (fiziken), fizik (elmanın yer çekimi)
ve sonbahar (ayrılık düşmektir)
ve buyurgan ferman (üstten gelir ya emir)
böylece avşar gözler gezintiye çıkarır dağları
dolunayı peşlerinden sürükleseler de o dik başlılar
saklamazlar gölgeyi güneşten
altlarında yokuşa sürülmeyi şaha kalkmaktan sayan beygirleriyle
çatlarlar ve çatlaklara vadi denir
ve çatlak doğum demektir
sonra serkeş oğlun
yıkmak için monarşik düzeni
boyu geçer babasını
peygamber göğe yükselmektedir
çarmıhın maksadı:
yüzleşmek
bu bir ormanın ayaklanmasıdır tabiata
tabiatına karşı
ya da kendine açtığı savaşıdır insanın
kazanmaktan korktuğu bir savaş