çukur kırlangıçları
sen bir garip oğlansın her şeyin başında eskimiş çiğ taneleri sokakları arşınlayan çingeneler gibi alnının ortasında çok yağmur görmüşsün…
yeni doğan mavi’ye
yeni bir telaş büyütüyorum şimdi sana içimde henüz daha bir çiçeğin filizlenmesini görmeye uzanmamışken ellerim caddelerim oluyor sonra ben caddelere…
bedeli ne ise!
ey tanrının acıyla süslenmiş kadınları açın açabildiğinizce saçlarınızı kafanızda biten tel,kıl,tüy değildir sizin ve hatta bizim! keşfedilmiş ve kapital edilmiş…
saat 3 gişesi
sen o eski tren garlarından da küçüksün şimdi gidecek bir seferin yok artık kollarında oysa sen gücünü zihnimin arkasında cephe…
Acının Döllenmesine Yakın
I. zehir sana bir ömür söyledim seni öpmeyi ellerinden öğrendiğimi oysa az önce bir alev düştü ellerinden kalbime alevler tek…
bilemeyeceğim can tanem
ben tanrıdan ölümsüz olmayı dilerim fakat ölümsüzlüğün bir kadının kasığından damlayan türünden değil ve caddelerde boylanan ölümsüzlük ölmüş bir ruhu…
Kendim Kaybı
bir gün bir kadın girecek gece sızmış bahçene ve sana şarkılar şiirler hediye edecek dudakları tenine değecek, sıcaklığını hissedeceksin çokça…
mavi sarmaşıklardır aşıklar
birkaç asırdır seni sevmeye çalışıyorum, üzerimdeki karanlık seni sevmeyi inkar eden türden. sabahların uyanmaya uzandığı yılların eskiyişini izliyorum ufak camımdan….
bazı küçük ritimler ve katiller
Henüz tanımlardan uzağım Tanımlardan, tanıklardan ve toplumun yarattığından Oysa yaşamak küçük bir şey Henüz en kötü elli yıla sığdırılmaya alışılmışından…