bunu bana anlat
tam on geceden nasıl
on bir gündüz çıkardın
bej rengi ruj sürdüğünde ten renginden
ayırt edilemez dudakların vardı yani
oradan çıkan sözlere nasıl inanmayayım
bana bunu anlat
anlat bunu bana ben senin
gürültüne maruz kalan alt komşun olsam bile
gece onda polisi arayamıyorken
sen nasıl olur da bir
gassal soğukkanlılığında
bana bakmadan, gülümsemeden geçip
geçtiğin her yeri yıkıp geçip
tümseklerden seke seke, kumarhane sokağına sapmadan
nasıl olur da geçmezsin, seni orada beklediğimi bile bile.
bunu anlat bana
ülkenin gidemeyişatı üzerine
seninle konuştum
sen konuşmadın üstüne bir laf etmedin
sana feda ederim dedim ettim mi
aldın mı ki ciddiye ne hakla soruyorsun
sitemini siteme koymadım,
çünkü yollamadın
belirtilen şartlarda,
-word dosyası içinde-
-times new roman-
-11punto-
e biz de böyle delikanlıyız dedik
en ünlü eserlerinden birine
ben böyle yol veririm
güzeller güzeli bir ablan vardı
o şartları sağladı
beş farklı örgüte, pardon fanzine
eser yollamış bi’ de otobiyografik
iki cümle
sonra baktık akraban, haydi dedik
git yoluna.
bize hac yolunda olan insanlar gerek
eğer biz bir cami derneği olsaydık veya kafalarımızda
siren sesleri yerine sela sesi çalsaydı
bu yılın favori parçası belki yaz ayında
bi pop şarkısı yerine buysa sebebini
sen bul
her şeyi ki anlam kapalılığı da buna dair
şiire almak da özgürlüğüm altında bu boşluk hissi
oluşuyor her karaladığımda bu
yırttığımın defterini
bir defter olsam belki anlardım neden
ucuz kafiye yapmak istiyorum neden
illa sesli okunduğunu mu hayal etmeliyim şiirimin?
sözde soru cümleleriyle iflah olmuyorum
ve ikra.