İşte gidiyoruz. Sen varsın ben varım yol var araba var içinden geçip gittiğimiz dağlar ormanlar çayırlar sağ tarafta arada bir gördüğümüz koyunlar atlar keçiler var. Köyler şehirler ilçeler beldeler aşarken kimse bilmiyor kimse duymuyor bizi dinlediğimiz müziği ettiğimiz sohbeti. Öylesine geçip gidiyoruz ki biz de duymuyoruz kimseyi. Ama böyle miydi değildi eski zamanlar yolculuklarında basardı toprağa tanırdı insanı duyardı sohbetlerini. Ama bizim zamanımız yok durmaya basmaya bu beldenin toprağına. Gitmeliyiz yoldayız gideceğiz.

Dağlar bakıp içten bir ah çekiyor bize ama hayır, kimsenin ahını almaya girmedik bu yola. Yalnızca gidiyoruz kalamayız artık bakamayız geriye.

Saçlarım yüzümü kamçılıyor. Hava serinlemiş yine. Camdan uzatırken elimi çarpıyor rüzgâr bana ve ben rüzgâra çarpıyorum. Sertliğim bozulacak eriyeceğim doğan güneşin sırtında.

 

Pembe su basmış tarlalar üzerinden doğan bir güneş ve sonsuz uzaklıktaki mor dağlar.

Zamanın başından beri gün doğumunu izleyen gezginleri selamlar.

 

Doğmamalı güneş doğmasın ayırmasın bizi buradan ayırdığı gibi zamanında balkonlardan sahillerden kalelerden. Bitmesin bu gece bu karanlıkla hırsla gizle dolu gece. Afyon tütsüsünün kokusu burnumda hala bak ufak dumanlar halinde süzülüyor aydınlanan güne karşı bir bitkinin dibine sızmış kediyi uyandırıyor. Bize bakıp bir ah çekiyor kedi ve yargılayarak mırıldanıyor siz uyumadınız mı hala? Uyanmadık kedi henüz uyanmadık. Sabah serinliği, tatlı bir mavi ve ıssız bir deniz, gözlerimi dolduran bir deniz. Ne farkı var o gecenin bu sabahtan? Tütsünün kokusu gitmedi gitmiyor gitmemeye kararlı.

Ama gitmeli. Biz de gidiyoruz işte ve geride kokumuzu dahi bırakmıyoruz.

Karataşı parçaladık biz yaptık bu laneti kırdık. Ayrıldık buradan farklı yıldızlar altına girdik. Ama gökyüzü aynı gökyüzü. Farklı yıldızlar altındayız belki ama hala sevmiyorsun beni. Boğaza karşı otururken bir çatıda doldurur içimi bu şehrin kara hissi. Kıpırdayan sokaklarda biz değiliz yalnız uyumayan şehir de ayakta bizimle bu gece ve doğan güneşe ağlıyor çünkü biliyor ah, biliyor dağlar kediler deniz herkes biliyor beni sevmediğini!

Bu son olacak biliyorum bu sefer içime çekiyorum her bir parçasını bu çatının bu boğazın bu yıldızların ama değil aynı değil o kale o iskele o sahil gibi değil.

Ama biz de değiliz.

Masumluğumuzdan sıyrıldık.

Tanıyamadık birbirimizi yapamadık çokça da zamanımız vardı buna

Tanımamayı seçtik sadece en yakında durduk ama iki yabancı olarak kaldık

Şimdiyse yabancılar girmiş aramıza

Önümüze taş koyuyor hissettirmiyor koklattırmıyor

Gidecek yabancılar hep gittikleri gibi

Ama sonuçta sen ve ben de gideceğiz.

Saçlarım yüzümü kamçılıyor ki öyle bir rüzgar var

Hava serinledi tekrardan

Yaz bitti gece bitti sene bitti

Artık gidelim.