tüm acılarımı dimağımdaki bu hayal süprüntüsüyle dindirmek sanrısı beni sakinleştiriyor. bazen içine düştüğüm bu koma hali midemi bulandırıyor. koma haliyle beraber, zamanında objeleştirilmiş tüm benliğim, gerçekleştiremediğim hayallerim, dün gece fazla gelen viski ve kim bilir içimde karışmış olan daha niceleri. “kussan rahatlican” deyip iki parmağını gırtlağıma dek sokuyor annem. kusamıyorum.                                                                                                    artık midem bulanmıyor anne, diyorum. midemi bulandıran her şey ruhumu delip geçti, viski duruyor.                                                                  

belki de tırnaklarımı yemeyi bırakıp uzamalarını bekleseydim, yaklaşana çıkartsaydım onları ve sivriltseydim o zaman yoluna girerdi her şey, bu denli kanıyor olmazdı yaralar, belki yaralar bile olmazdı, sadece ufak tefek kağıt kesikleri olarak kalırdı.

bazen unutmak istiyorum her şeyi. saç rengimle birlikte ülkemi de değiştireceğim, diyorum; benden artakalanları ötekileştireceğim, bakışımdaki özlemi tanımayanları ben de tanımayacağım, artık o eskimiş, hayal meyal hatıraları silip atacağım, diyorum. unutmaya çalıştıkça saçmalıyorum. 

ve şimdi artık bu saçma görelilikte kaybolmam için gereken iki şey kafi bir kriz ve 150 mg seroquel.