Gençliğin yaz akşamlarından kalma bir rüzgar ürpertirse içini,
Ortancalar maviye döner, örterler üstünü,
annen gibi.
Erkenden kalkıp anılar dikersin bahçesine ömrünün,
Sokaklarda keçiler, horozlar, oyun oynayan çocuklar.
Akşam ezanını bile resmetmek ister insan
Bulutların arasında hoşça kal diyen güneş
Yarasaların egemenliğine bırakır sabahın cumhuriyetini.
Ah, akşamüstleri bir Ege köyüymüşsün gibi!
Başka hayatların kırıntılarından beslenir şehirlerde insanlar.
Bir yanım yol geçmemiş yeşili zümrüt kokan orman,
Diğer yanım ışıklarla bezenmiş,
Sofrasında kabak çiçeği dolması,
Gözlerinde annemin mavisi yaşlı bir kadın.
Adı gökyüzü,
Adı memleket.
Şu kokuyu şişelere doldurup ömür bahçesine gömmek ister insan.
Sımsıcak yapar bir zeytin dalı,
Soğukta kalmış kalplerimizi.
Güneş batar gri olur ovalar,
Burada ağaçlar hayat,
Sokaklar reçel kokar.
Sobamızda yansa kurumuş kiraz dalları,
Turşu kursak,
Biber falan kurutsak.
Tarlasında umut,
Yakasında yoksulluk,
Ah, kışın karı bekleyen Ege köyüymüşsün gibi!
Bırakın beni yeşil kalayım,
Büyük şehirlerde kurur,
Ateş olur yanarım.
Seksek oynadığımız kaldırımlar söyler
Çocukluğun şarkılarını,
Bir yanım doğmamış olanların sesi,
Gece horozları
Gündüz baykuşları
Bir yanım ateş,
Bırakın yanmayayım.