kardeşim
taş mısın
taşları rastgele fırlatan mı
tekmeliyor musun onları
diziyor musun yoksa günlerce haftalarca
uzak taşlar mısın galaksiler uzakta
yanıyor musun kendinden öteye
ya sen kardeşim
elma mısın
elmayı ısıran mı
büyüten mi
başkasını onunla doyuran mı
yoksa isa mısın bir taneden
beş yüzünü bereketlendiren
diğer kardeşim
sen arı kovanını gören misin
görüp de arı kovanına bürünen
bürünüp de içeride bir sen kalan
sessiz kalan mısın
kovanı kollayan insan mısın
kovalayan ayı mı
yeni güzel kardeşim
sen bir kayadan
yanlamasına fışkıran bir fidan mısın
büyürken parlak güneşe dosdoğru fışkıran mı
sert rüzgarda büküldükten sonra
yarıp geçerek kışı
güneşe doğru belini doğrultan mısın
hep baharı mı bekliyorsun benim gibi
kışta en acıyı tekrar tadabilmek için
sahi, ağacım, ne zaman doğdun
sen bu çağdan olmayan mısın
kardeşim
sen taşların arasından
sivri soğuk gri
fışkıran dağ kekiği misin
bağrı açık bağrı güneş yanığı
keskin kayalar mısın
değeni kesip geçen
ince filizlereyse güç veren
ya sen uzaktaki kardeşim
sen hayatta kalan
bir kütük üzerinde kıtalar aşan mısın
bayraksız tebriksiz aşarken suları
hala veren
ısrarlı yaşlı bir kunduz musun
kardeşlerim
kana dair bir şeyler misiniz
eski yapraklarla kasabalarla kavgalarla
güzelleşen geçmiş misiniz siz
kum saatini çevirip duran mı
ya da arasında çevirmenin yuvarlanıp duran
kum tanesi mi
elimi uzatmamı beklediğini düşündüklerim misiniz
yoksa ellerini uzatmasını beklediklerim mi
peki ya sen
kardeşten kardeşim
en kucak olan
bulantıyı da en çok hissettiren
o kadar sevdiğim
sen kırbaç mısın alevli
alevi gece uykumu tatlıca kaşıyan
yoksa bendeki kırbacı bana vuran mısın
kırbaçlanan beni sorgulayan mı
yoksa sorgulayan beni susturan mı kırbaçla
ya sen kardeş dediğim
demiş olduğum
zihin hayaletlerimi yöneten misin
hayalet olmayı beceremeyen mi
yoksa hayaletten beter olmayı en çok bilen mi
asıl solucanımsı gölgeler miymişiz
kıpır kıpır oynaşan bu hayatta
ve yalayıp dururken birbirimizi
hiçbir şeyi hak etmeyen, ettirmeyen miyiz
ben ya bir nebi bekleyenim
ya beceriksiz bir nebi
kafası koparılacak
belki bir nebinin lafının dahi
civarında dolanmayacağı bir taşım
öyle geçip gidecek
ben belki bir kendine nebiyim
onlar gibi milyarlar çobanı olamayacak ama
bir yaprağın büyüyüşünü izlerken
anası olan toprağın
küflerini bile sevecek
çağların ve coğrafyaların sularıyla büyüyecek
onları büyütecek bir nebi
ya da güzel bulunup sevilen bir taş
elmadan yiyen
baldan tadan
ağacı seyreden huşuyla
ya da kayalıkları tanımış olan mıyım
keskin uçlarını kavrayarak
pürüzsüz yüzeylerine dahi zıplayarak
kayalıkta olmasını bilen miyim
ya da uzaktakini seyreden miyim
hüzünlenerek ve imrenerek kunduzun işine
ya da hüzünlü bir şarkı mı çalıyor bitimsiz
kanım böyle hızlı dolanıp dururken
garip bedenimde
ellerim ellere
kavrayış gayesiyle
veya kavranış için
uzanırken
bildiğinden geçmeyen miyim?