Yaz sokaklarında sürterken martılarla
kokan o yasemin çiçeklerinin hatrına,
son bahar da turuncu olana dek
birbirimizle sevişerek beklediğimiz
çekirdeksiz mandalin ağacının üzerine
içtiğimiz anda
ve demlediğimiz onca kahvenin hatrına.
kırklanmak bir yana,
kırk yıl hatır bir yana
diyorum sana ben sadece savruldum
devrilemezdim, ayaklar sağlamda
ruhum bir o kadar kırılgan.
ağzımda ölü bir şairin ahtı yankılanıyor,
çürük diş gibi kokuyor dudaklar,
yutkunuyorum, saklıyorum onu ama
o bir reflü gibi beni yaka yaka
meylediyor yine yukarı çıkmalara.
kafamı vurdum taşlara,
imzan kalsın diye, hatıran olsun hiç olmazsa
kalsın bir iz yaradan.
kronik melankolik olarak yaratıldım
ve unutuldum bu aciz acımasız kaotik
toprağın üzerine işedim
avare avare, yaradan
yüzümü bile hatırlamıyor dur eminim buna.
aynı sen!
Emre Andersson