fabrika dumanlarının göğü,
izmaritlerin kaldırımları,
geçim derdinin yüreği kuşattığı
gönle uzak bir kent var yakında
kimisi kentli,
kimisi bozkırdan göç etmiş
kimisinin köyü dağıtılmış
bulmuşlar kendilerini kentte
yüreği büyük kendi küçük insanlar
hasbihal ediyorlar bozuk şiveleriyle
kendilerinden olan birilerini bulmanın sevinciyle
ayaz delerken damarlarını,
üstlerinde yamalı bir ceket
içlerini ne çay ısıtıyor ne soba
memleketten uzak bir memleket havası istedikleri
ve onları ısıtan
kül tablaları, izmaritler tanık oldu onlara
hüzün gömülü kalplerinde,
aileyi bırakmanın hüznü kiminin duyumsadığı,
kimi yavuklunun beklememe ihtimalini
kimi de duyumsuyor köyünde okulun yokluğunu,
dışa vuruyor bir ah onların acılarını
cigara zararlı sıhhate
düşman nefes almaya.
çıkardı cebinden
british american tobacco’dan tekel 2000’i
yaktı bir dal memleket tütününü
duman yakarken genzini
asıl onu darmaduman eden
yakmaktı memleket tütününü british tobacco’dan
hatırlıyor çocukluğunu
geçmişti yaşamı
rızk veren tütün tarlalarında
dedesinin babasının elleri
yıpranmıştı rızk uğruna
son nefeslerini verip o topraklarda
intikal etmişlerdi ebediyete
yüreği babasının ve dedesinin yüreğinden farklıydı elbet
fakat düşlüyordu onlar gibi bir gelecek
hayat denen buydu belki
sen plan yaparken onu alt üst eden
otuz beşinde yolun yarısında
Dante gibi ortasında ömrün*
buldu kendisini kent terminalinin kahvehanesinde
*Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş şiiri
-Talha Kutay