i.

ama sen tüylü bir şeftalisin sevgilim
dudağının üstünde tütünden sararmış yedi ince tel
gözlerinde bir annenin ve bin harbin hüznü var
hiç seninki kadar güzel bir kulak görmedim sevgilim
ortasında bir de bir ben var
ağzından kuşlar uçar serçeler kırlangıçlar
ellerinden bir halka toprak bitti yemin ederim gördüm sevgilim
rüyadayım sandım parmakların dallar oldu çocuklar sallandı uçlarından
ağzından boynuna inen yolda direnenlerin özgürlüğü var
bir isyan doğar saçlarının arasından
kamburunda yazılmamış on roman icat edilmemiş yirmi sekiz alfabe var
benim şiirlerim böyle olmazdı mazur gör sevgilim
ama sen tüylü bir şeftalisin tadın öksüz yetim çocukları besler
bir dokunuşuna babamın karnından doğarım bu sefer
yelkovanım akrebimin peşinden gider
ay burcum akreptir ama beni öpersen değişir o işler

gülüşünde bir bahar açar bazen hatta sonbahar
ben dört mevsimi yaşadım omzuna yaslandığım bir akşam
sevgilim dikkat et kaçırmasın seni manavlar
sen tüylü bir şeftalisin

ii.

dua ediyorum tanrım bana yaratıcılığından bir parça ver. al içimdeki bu nefretle öfkeyi ve senin gibi iyiliği görmeme izin ver. sevgili tanrım acıları gömmem için bana bir kürek ver. geçmişin kara tahtasındaki çeteleyi silmem için bana büyük bir silgi ver. tanrım bilirsin benim ellerim kalem tutarken çok titrer
bana hissettiklerimi söylememi sağlayacak gücü ver
tanrım tutamıyorum kendimi düz yazım şiire dönüşüyor
harflerim karman çorman anlatılarım yerini bulmuyor
tanrım ben yalnız bir kadınım yalnız kadınlar hep yanlıştır
ama eğer bir devrim yapacaksak annemi de buna inandır
ekranlarda süzülen kelimeleri görmekten çok sıkıldım
ekran deyince yakışmadı şiirin tonuna derdi hocam kırılırdım
niçe mi haklıydı yoksa ölmüş müydün tanrım
beynimi yıkayan mavi tahtayla seni aynı yerde anamaz mıydım
nice şiir kusuyorum bu gece tanrım izin ver kusayım
saçlarımı kendim bağlarım her şeyi ben toplarım
ama bana bir kalem bir de kağıt ver tanrım
yazayım, yazayım ki
yirmi bir senemi doğurayım