yazgımı, yazdığım yerden kundaklayan kalemim
genelde böyle olmuştur zaten, bir bıçak yarası açılır tavanlarla sohbet ederim sabah olur, uyanırım, metroya binerim kötü şiirler okur, üşümemi…
gizim ve yazgım ve zihnim
yerli yerinde olmayan zihnimle başlamadığım bir ilkyaz akşamı serinliğinde bütün kıyılarıma çıplak el yazımla işlediğim belli belirsiz yazgımla -yazgı: yazılmış…
giden bir gemiden
bir geminin hep gider oluşu üzerine yazdığım şiir müsveddeleri ve içi parti bildirileri ve afişleriyle dolu çantam ve ben deniz…
isimli sağanak
kalbim. kalbim olduğunu hatırlatan kadın’a yazmak seni birikmiş kelimelerle çağımı yakalayamadığım halde defolup gitmek, ellerimle sökmek dünü ellerimi kirletmekten…
karşı kaldırımdaki
Işıklardaydı. Karşı kaldırımdaki genci süzdü. Üzerindeki hâkî gömlek, siyah kazak, ayağındaki tozlu postal. Düşündü. Böyle zamanlarda düşünürdü zaten. Böyle zamanlar?…
yolculuk var, peki nereye?
karşı bankta kitap okuyan kadın “üç kuşağın öyküsünü dinliyorum tanzimat, serveti fünun, milli edebiyat.” (ben klasik türk edebiyatına,…
on adımda isyan’ın rehberi
eskitilmiş tanrılardan birinden yeniyetme bir ve büyük yalvaçım şimdi kahreden ki ki lanetleyici vahiylerle bozuşuğuz tanrılarımla 1-) özellikle -her…
bir şehrin otoportresi
tan ağartısı ve bomboş sıcak mezarlık şu çarkına tükürdüğüm dünyamın en bulanık şehrinin penceresinden küfrede küfrede tükürüyorum çarkıma ve çarktaki…
ilk çeyrekten sevgilerle
saatlerin -sayıca- kalabalıklaştığı sıralarda bir kuşun ötüşü ve gece çiçeklerinin kokusu titrek titrek ağlayışı şu komşumun robotunun uyutmuyordu hiç…
kimin için şiir
ince dokunmuş bir gecenin aydınlığında bir ay eski ilkokullu babasız devletin büyükleri için uzun bir aşk hikayesi için şiir biraz…