bir cahidin öyküsüdür yetim hisler
ecelin öteki tarafındaki temennidir intihar
ve ecelin başıdır kimlikler arasında esmek

ben
ipe veremedim öylece doğduğum evi
bir kibritle alev almadı eşyalarım
oyuncaklarım daha canlıydı babamdan

ben
bir tırtılı kovalayan, emekleyen bir velet gibi
anlamları büyüteçle aradım bakımlı koltuklarda
yine de iştirakım olmadı hiçbir oyuna

ben
alın yazıma tükürülmüş bir dayak olarak geldim buraya
kabzalı minareler soktular kulaklarıma
ne de güzel yalanlar saydılar, rakamları öğrendim küçük yaşta

ben
bir zebaniyle dost oldum, birlikte mamalar yedik her öğün, korkunç şarkılar söyledik
geceleri bir pulsar gibi titrerken ayak uçlarım
bunak dedemin üstüme titreyişleri gelirdi masalıma

ben
cesur olmayı en yaraşmazından öğrendim
virüs gibi yayılırken korkusu bakışlarından
her gece kaskatı bir yastığa sarılarak uyumak, en derinden anlamaktı yalnızlığı
derinlerde yüzgeçsizce boğulmamayı öğrenmekti cesaret
kırmaktı çirkin aile fotoğraflarını, küçücük ellerimdeyken cam parçaları
ve avuçlarımın acımamasıydı, kalbim gitgide küçülürken her gün, ölüme doğmaktı ellerim
esmerliğin geldiği yerden kargolanan bir ak pak çarşaftı timsah gözyaşları
dini telkinin kudreti adına siktirin gidin artık
arapça yazamadım bu satırları hiç de kusura bakmayın
çürümüş bedenleriniz üstünde yatan beşeri sevgilerinizi de alın gidin
soyağacınızın armutlarındaki kurtçuktan da farksızdı yaşamınız, bari o adama benzeseydi, onu da alın gidin
üşüdüm ayazlar altında, annem kalbiyle örttü üstümü

size hiç gerek yoktu zaten yiğitliğin yanında
soyadımın kefenini değiştirin, onu da alın gidin!