soğuk gecelerin uyuşturan sevgisi
yosun kokulu ninniler
deniz kızlarının katranlı ezgisi
döndüm buldum seni bıraktığım yerde.

ağlama demiştin. ağlanacak ne var? oysa en iyi sen anlarsın diye düşünmüştüm ayağıma takılan buzdan hayvanları. ciğerimi gagalayan kindar hatıraları. hayata karşı takınman gereken bir tutum var demiştin deve tüccarlarını sınırdan geçirirken. bir mülteciye pasaport çıkarırken benim ismimi kullanmıştın. kamusal alanda ufak gövde gösterileri. rakı arkadaşlarının alkışları. hayata karşı takınman gereken bir tutum var devam etmek istiyorsan demiştin. biraz soğuk, biraz gamsız olmak lazım. dünyada bir sen varsın bir de çift kenarlı pezevenkler. rahattın. hazır ol!

eskiden daha erkenken
dünyada bir sen bir ben
bir de çift kenarlı pezevenkler varken
bayram tatili dönüşü
güneş gözümü alır
azı köpeklerini severken
trafikte okul çıkışı
daha baban boğmamışken abini
daha recm etmemişlerken annemi
daha korkmuyorken birbirimizden.

toparla kendini demiştin toparlaman lazım devam etmek istiyorsan. oysa ben devam etmek istemiyordum. kızmıştın bana oyunbozanlık yaptığım için. ama biliyordum korkuyordun kızamıyordum sana. hayata karşı takındığın astarlı etekler demir işlemeli danteller olmalıydı çünkü sokakta çıplak gezen kadın aranıyordur, yalan mı? tecavüz ederler, etmezler mi? mızrak dünyanın en eski silahıdır. mahallede futbol maçı yaptığım çocuk varsa hala ağlar erir; kan kas yağ hepsi erir, kemikleri belirir, cazgır bir hayvan bir ejder bir canavar olur, radyoaktif atık gibi karışır kanalizasyonlarıma

bilirim bana güvenmek istersin aslında seni koruyacağıma saçına mavi kokulu boncuklar takacağıma izin vermezler. laboratuvar fareleriyizdir; yukarıda bilim adamları vardır ve biz ne zaman labirentten kaçışı bulduğumuzu sansak pembe plastik bir duvar koyarlar önümüze. hayata karşı takınman gereken bir tutum vardır ve yaşlı sirenler pusudadır ve ağladığımda sen beni çocuk parkına bırakırken: ben senin içine giremem.

bilmem mi sanırsın?
ben korkmam mı sanırsın?
ama imkansız mıdır sırt sırta gövde gövdeye şeytanla lilith gibi iki sıtmalı sivrisinek gibi
gözlerimizi şerbet kokusu buğulandırmadan ufak çığlıklar ufak utançlar ile ayakta kalmak?
yapamaz deneyemez savaşamaz mıydık kabullenmeden oyuna başlamadan önce?

dünya dünya kalsa da
kalamaz mıydık biz de biz?

 

 

görsel: Fallen Angels (1995) – Wong Kar Wai