elinde kitabı, bir aşağı bir yukarı koşturuyor,

        (kitabı okudum, uzamış sakallarını anlatıyor şair

        ya da geldiği mahalleyi, öyle bir şeydi işte.)

inip kalkan daktilo tuşları gibi tak tak tak

zemini tokatlıyordu topuklusu; geriyi düşünmemekken amacı

çoktan bir cümlesi olmuştu/

                    üstün körü sildiği burnu hâlâ beyaz

                    benliği lavabo tezgahına bırakılmış ve bir adliye koridoru

                           mekan anlaşıldı ise karakterimiz y

 

y y y. yaşamakta ısrarcı kitabın şairi

kitabın şairi kimsenin konusu/

önüne bir kap su koy şikayetsiz bekler

sigarasının bittiğini söyler sigarası bittiğinde.

             y portakal ağacı gibi –                 rağmen akıtıyor ham suyu

neden o kitabı aldığını düşünüyor

              neden adliye koridorunda olduğunu

neden-         ya neden —————–                       neden?

sanki tomurcuklanmış rahminde bu safsata

on defa amerika’yı keşfetti

 

kitabın ilk dizesi: bir kereden bir şey olmaz

y mükafatlandırılmış zaten sarmalına dönmekle

              bir de bu cümle, kimyası şaşıyor.

kavmine yetişmeye çalışan bir deve gibi

siyah eteği, yeni ütülenmiş beyaz gömleğiyle

anadolu adalet sarayı’nda, o leş binada,

taş bağımlısı gibi tak tak tak,

nihayet bir şeylerin sonudur o binalar.

 

dava kepazelik; uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti, kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak,

kabul etmek, bulundurmak, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımını alenen teşvik.

burnunda hâlâ o mermer işçilerinin dokusu ama puzzle şunu diyor: şair siki tuttu