bir memurun yaşamı gibi

monoton ve sualsiz

sevgili hayattan emekli

olmayı bekleyerek kimsesiz

kaybolup giden ömre bir misafir

üçüncü tekil anlatımı kendi hayatında yaşamak

fakiri daha fakir

zengini daha zengin

tıkanana kadar doyurarak

kendime bir kırıntı kalmasa dahi

boyun eğiyorum sistemine

korku ama biraz da endişeyle

endişenin miktarı daha önemli

bazen kendimi herkesin yardakçısı

Hacivat gibi daha kıvrak zekalı

ama daha az sevilen o ikincilikte buluyorum

bir seri katilin çocukluk travması kadar

eylemimin çirkinliğini örtemeyecek gibi sakinim

bazen de öfke ve sükûnetin

ince sınırında kayboluyorum

öyle ince bir sınır ki

zorluyor zihnimin köşegenlerini

sonra o hassas tartının göstergesini

satılmış ruhumu o tartıya koyarak bozuyorum

bozuntuya vermesem de

kumarı her seferinde dört asla kazanmak bozuyor düzenimi

çünkü hayatım bir sinek valesi gibi

acınası, sıradan fakat toplumsal bir karmaşada

dağınık düşüncelerin arasında

emekli bir bilge yolu tarif etmekte esnafça

yaşlanmış ve kendi hatalarını gizlemeyi

o kadar fazla istiyor ki

her hareketimi yargılayan ama sakince bir tavırla

benliğim kabalaşıyor ve bencilleşiyorum

hayatımdaki her gelişmeye de bir yorum

yapma be abi diyorum derinlerde

bir insanın fikirlerinde son nefesimi verircesine

her fikrimi paylaşmalıyım, belki de sadece susmalıyım

bir hayvanın sessizliğini bozan tek bir darbeye

muhtaçmış kafamın emekçi bilgesi

yıllarca sömürülmenin ödülü gibi

hem emekçi hem emekli olarak

şöhret salmış devletin köklerine

ve bir darbe istiyor çaresizce

ama o darbenin emeğini de yavaş yavaş yok edeceğini

her ihtimale göğüs gererek yok sayıyor

zaten her zaman yoksul bir emekliydi

yine de cebindeki son parayı

dilenciye armağan edebileceğini

tüm komşuları çok iyi bilirdi

dünyadan ayrılıp kafamın içine yerleştiği gün

cenazesinde gıybeti ve iyiliği konuşulmuştu

olanları zihnimin en keskin köşesindeki

tahta taburede oturarak izledi

bazen sessiz olduğu dakikalarda veya saniyelerde

komşularının yediği helvasının tadı damağımda

ve gıybeti kulağımda beliriyor

halbuki bavulunu toplayıp dünyayı terk etmek

ve üç artı bir kafanın içerisine yatırım yapmak

bilgenin verdiği en radikal kararlardan biriydi

kafamın içi dünya gibi düz bir tepsi

beceriksiz bir garson gümüş tepsiyi tek eliyle taşırken

ve çayları dağıtırken

kafamı da dağıtıyor

hiç toparlanmama izin vermeden

kuklasının iplerini eline sarmış bekliyor

kuklası bazen itaat ederken kimi zaman da grevde

zaten her zaman yoksul bir kuklaydı.