sokaklarda yürüdüm

bir hediye gibi kışını kabullenen sokaklarda

öyle bir tesadüf olmalı ki

bu sabah gözlerinde gezinen ışık değdi kirpiklerime

omuzlarımdan attım yükleri

ama fiziksel olandan soyunmak değil bu

özgür hissettim

asırlar olmuş gökyüzü tarafından gülümsetilmeyeli

ve ağlamak olmalı bu

ama ağlamak yaşamayı tatmaktan

tüm bu duvarlar

avuçlarıma dolan adımlar ve adamlar

sadece kanıma bulaşan

ve zihnimin duvarlarını yıkan

bana ölmeyi diletti

ama anlamıyorsun ölmek acıdan kurtulmak için değil

ölmek artık bu bedenden kaçmaya

nasıl oldu bilmiyorum

sanırım tanrı artık kabullendi beni

ve bu beden uzun zaman sonra kavradı beni

bedenimdeki tüm kaslar ve kemikler

ve hatta beni birilerine kardeş eden kan

artık bana ait

bu bir zafer

duysun tüm bu halk

bir giyotin mahkumunu konuştuklarını konuşur gibi konuşsunlar ardımdan

yanıma oturan adamlardan ve o adamların benzeri çocuklardan

kalbime derin bir nefes çekebilecek kadar özgürlük

ve satın alınmamış olan

avuçlarımı kaldırmak göğe

başları yıldızlara değen selviler kadar büyük olmak

ardından bir çığlık

ama bağırmaksızın

coşan kalbimden ve gözlerimden

artık gözlerim mutluluktan ağlamayı bile tatmış

ve yanına oturan çocuğun derdini görmüş olan

insan olmayı becerebilmek uzun zaman sonra

durmak

durmak

durmak

ve sonrasında derin bir nefes almak

bir saatin tıkırtısı gibi

duyulabilir artık adımlarım

tik tak tik tak

ve sigara içmeyi bile göze alabilmek

fakat ben artık mutlu bir çocuk olmak istiyorum

bedenim

bedenim hakimiyetini kaybettiğim bir tüy gibi

ince ve sancısız

dökülmek için hazır toprağa

ve bu kutsallık nadirdir insan hayatında

çünkü insan çok uç  bir spektrumdur

ölüm inceltir onu ancak bu kadar

fakat ben ölmüş olamam

henüz daha yeni uyandım talan

edilmiş yataklardan

 

Elif Karabaş