Sevgilim,

Günlerdir, içinde bulunduğum bu tekinsiz hali tarif edecek mecali arıyorum. Ağlamama yardım edecek bir dokunuş, susmamı anlamlandıracak bir soluk yahut içimi ısıtmayı bırakan o renksiz duvarları aydınlatacak bir ışık huzmesi istiyorum. Bu dünyada niçin kaldığımı, korkulu ve bazen telaşlı gözlerle etrafı seyredişimin izahını, sonunu bilerek başladığım her sevginin kalbimi neden bu denli acıttığını artık sorgulamıyorum. İçimdeki ölülere mezar kazmaktan yoruldum. Birilerinin, benim de burada bulunduğumu, nefes aldığımı fark etmesini beklemekten, seni ve diğer tüm sevdiklerimi anlamaya çalışırken kendimi unutmaktan, içimdeki sızıları duymazdan gelmekten yoruldum. Bu dünya çok renksiz sevgilim. Ruhumu üşüten grilerden kaçmak istiyorum. Artık gökyüzünde kuşları göremiyorum. Senin saçlarında koklayamıyorum geceyi. Şarkılar söylemiyor dilim. Beni en çok rengarenk çiçekler içinde sevmiştin biliyorum. Ama artık solgun bir hiçlikte ölüyor çiçeklerim. Bu dünya çok adi, çok nankör, ama sen çok güzelsin sevgilim. Senin yüzünde bulmuştum ilk defa, karalanmış hayallerin beklenmedik aydınlığını. İlk defa sana söylemiştim ruhumun bu sansasyonel halinin hiç de hayra alamet olmadığını. Senin saçların var etmişti beni hiçbir zaman sonuca ulaşmamış bir tragedyadan. Hiç de sevmem bilirsin, ama günlerdir içim çıkıyor ağlamaktan. Sen beni hiç böyle çaresiz görmedin, görmeyeceksin. Söyle onlara, onlar da görmesinler. Oyun bitsin ve perdeler insin. Güzel ve güneşli havalara çıkmıyor kulislerim. Anneme onu bırakıp gidecek kadar zavallı olduğumu söyleme. Çünkü ben cesur ve dik başlı olmayı ondan öğrendim. Dilim bu denli uzun diye çok kızardı bana. Neyse ki bu vakitten sonra tek kelime etmeyeceğim. Bir mahkeme salonu yahut bir hastane koridorundan çeke çeke götürmeyecek beni polisler. Ne doktor oldum, ne hakim oldum. Kendimi öldürtecek bir mesleğe sahip olmadım. Bak, bir hiç oldum anne. Artık zarar veremez bana kimse.

Kardeşime bir gün geleceğimi söyle. O her daim beklemiştir beni. Biz birbirimizin durağıyız. Az beklemedim okul bahçelerinde tatlı bir heyecanla kapılardan geçişini. Babama hiçbir şey söylemesen de olur. O asla affetmez beni. Bunu en iyi dokuz yaşındaki ben bilir. Ama sen yine de gamzelerinden öp benim için. Çocukluğumun favori aktivitesiydi. İşte bak, bunu çok özleyeceğim. Sözlerime ve bu dünyadaki önemsiz varlığıma son noktayı koymadan önce şunu bilmeni isterim ki, bu dünyada en çok gülmeyi sevdim. Beyaz bir çerçevenin içinden seyredin gülüşümü. Bir tek o zaman güzel ve özel olabildim.

Sana ve bu kirli dünyaya diyeceğim tek bir şey var;

Lavantaları iyi muhafaza edin.

 

 

                                                                                   Madame Florenza