….
ancak onlarca galibiyetle kurtulacağımız mağlubiyetlerimiz var
hiddeti kukla yapıp parmaklarına çoktan çift dikiş geçmiş canavarların,
yeryüzü cinayetlerinin, yeraltı çığlıklarının
gökyüzü ümitlerinin, göküstü rüyalarının arafında
geceleri gaipten gelen bi’ cehennemlik ateşle karınları kavurması,
biz ömür ararken kelebeklerimize, kanatları yakmasıdır savaşımız
alenen acı vermek teşebbüsü bu yaptığınız,
diyemiyorum çünkü haliyle yalnızım sanıyorum çünkü birbirimizi de göremeyecek gibi uzağız
göz açtırmayan tozlar kadar yakın olsak da aslında onlar bize bizden de yakın ve görüyorlar
en beter toz fırtınasında da
..
ve benim ellerim çirkin, senin gözlerin solgun
onun omuzları çökmüş, öteki ses tellerine dek yorgun
beraberce gırtlağımıza kadar batmışız
göküstünden bulutlar çağırmalıydık,
oysa kendinden şüpheli, kanıyoruz hepimiz
kendimize kanıyoruz, bağırıp oluklu yaraları durdurmuyor hiçbirimiz
…
tenime yediremedim ben yaşananları ve yaşayamadıklarımı
tenim bizzat koruduğu kemiklerden hasar aldı,
tamiri mümkün kılınmamış bir oyuncak kaldı geriye
kırık, çıkık, bozuk
avuçlarına bırakabilirim istersen pek hali kalmamışsa bile,
hiç güzel olamadıysa da
bir vakitler
bir güzellik ihtimali
taşıdığı acaba hiç belli mi
..
değişen dilin değişen endişeleri
herkese pay düşürdüğümüz laflarımızla büyüttük birbirimizi
sonra yol yordam bilmeyen çalılar gibi
bizi budadılar, gövdedeki yavrularımıza kadar
çizilen yolda kaldık ama çırılçıplak
……
ve göremem ben bu sıcağın dumanında kimi yakıyorlar göremem
seni yakıyorlarsa meğer beni yakıyorlar
dünya tepetaklak ki verdiğimiz soluk, alevini harlıyor katlin
her atılışta daha da tutuluyorum,
daha iki onluk ömrünü doldurmamış ismime tutunuyorum
isimsiz dünya kalabalıkları bulduğum, insanı insandan çıkarınca
tutunduğum yerden eziyorlar işte
çirkinliğimden eziyorlar beni
…
içimde bir ihanet
içinde zincire vurgun bi’ çocuk
içimde hep nefes alan hiç vermeden
gün yüzüne çıkmaya çalışan bi’ vahşet
kirli bir kinin sığıntısı tertemiz utanç, bedenden büyük
içim dışım insanlar, sınırında küçücük kaldım
içimde sen, ne ektin bilmem
ama bu gecemde bana yine yürek biçiyorsun
.
kullandıkça eskittiğimiz diller garip
sadece bir harf
cennetimle cinnetim arası
bir aralık, iki dehşette ben
bir kim olmadığımı bilirim hiç değilse
uçurumunda bu gidişin, yalnız bizim için
ben her şey olabilirim, birçok şey dışında