bir kayranın zehrine bel bağlayan batılın savaşı

 

düşen bir yıldız, gözlerinden anlam kaymasına yol açarken alnımdaki masmavi silik bir yazı bir batılın inancıyla dövüştü ve kılıç söze düştü.

soğuk damgasına taş vurduğum hayat

kuruyunca bir baharda sızladım

 

mehtabın cürmü, yanmış bir ormanın kaçaklarından yamacıma sokulurken yalnız bir korkuluk bir söğüdün ısınmasıyla sustu ve fakat’a dönüştü.

bir kayranın zehrine bel bağlayan

bütün korkusuzlar taşa büründü

 

sövüyorum artık yalnızlığa ve inançsız baykuşlara. bütün turnaların arkasından cigaramın dumanını yılmayanlara üflüyorum, çağımızın hiç umudu kalmamış gibi…

            bir zihni açık kadını

            bir şiirde yeniden yaşatıyorum

 

ve bir ses bana yeniden acımıyor

sarhoş bir gecenin ardından

birkaç mesajla yeniden siniyorum

meteliksiz bir gencin ceplerindeki

tütün izlerini bir kağıda çiziyorum

bir tütün bana yeniden doğuyor

dumanla haberleşen bir ayyaş gibi

bütün cehennetlerin içine sığıyorum

ve bir cehenette mavi bir zülüf arıyorum

zülüflerin yüzüne dökülmesini

acıyla bağlıyorum kalemime

ve kağıdım yeniden ağrıyor yüreğimde

nihayetinde bir kayraya bel bağlamayı

tanrının adaletiyle yeniden öğreniyorum

 

Emirhan Ergün