Çemberin dışına çık!
Ellerimle şekil verdiğim güzel mahkumiyetimde,
Bir çatlak arıyorum, şimdilik.
Sanki Asya’dan Soputan tekrar püskürse sarsacak bizi,
Ya da güçlü bir depreme ihtiyacımız var kurtulmak için
Haydi butterfly effect güldür yüzümüzü.
Dünyanın bir yerlerinde
-inan ki mühim değil coğrafi koşulları- kaos olmalı.
Çatırdamayı duymak inancım kaosa bağlı,
Affına sığınıyorum Dünya.
Ellerim yapamadı,
tırnaklarım derimden ayrılmaya yüz tutuyor,
haykırışlarımın rüzgarı, yerinden bile oynatmadı.
Kaosa mecburiyet benim seçimim değil.
Şayet mecburiyet dışındaki hayat,
Bir marangozluk.
Tüm varoluşları yon-tu-yor-uz.
Ellerle değil, kalbimle.
Kuvvetle değil, bencillikle.
Öfke, tam ortasında oturuyor bu yontmanın
Çünkü biz bu akışkanlığa kapılamıyoruz.
Gerimizden gelip hızımıza hız katmıyor,
Önümüzden akıp gidiyor.
Tam yanımızdayken de
Rahatsız edici bir kahkaha duyuyoruz,
Hız eşiğinin en üstünde,
yaralamak istercesine çarpıyor.
Şimdi bir yerlerde, bir anne çocuğunu
terk etti biliyorum
isimlendirilerek değerlenen
ölü bedenler de çoğalıyor,
bir yerlerde.
Zaten kan ile sulamak gerekiyor
kutsal vatan topraklarını.
Yeni bir kaos istemekten öte,
Yüzümü yanı başımdakine çevirerek
gözümü açarak çatlatacağım çemberi.
Evvelden beri siyah bir kadife ardında olsa da
İşte şimdi!
Gözlerim açılıyor,
Gözkapaklarım üzerindeki
kararsız tüm renklere rağmen.
Yaşamak için veda ediyorum mahkûmiyetime,
akıştaki kaosu ardımıza alacağıma and içerek.
Merhaba yaşam, silahsızım.