Hepimiz çoktan damgalandık

Vasat hayatlarımızdan kurtulma çabası

Dişlerimizin arasından sızan kanları tükürmek çabasından

Daha fazlası değildi

Çiviyi çiviyi söker diyerek yürüdük

Vasat, vasatı

Rafizi kimseler olarak

Ayaklarımız da zamanı

Sö ke cek

Yürüyeceğiz

Sadece asgari bir erozyon üzerinde olduğumuzdan

Yürümek sanacağız

Zaman burada ahşican.

Toprak olmaya hevesle, 

Arazi-i metruke

Üzerine bastığımız an gayesi 

İcaleten iraza.

Arpa boyu ilerlemek bir yana

Adımlarının hızı buraya ait değilmiş gibi

Rüzgar olmuş da

Toprağı yerden nez’ eyleyip çarparcasına

İlerlediğimizi sanacağız

Yağmurdan arta kalan çamurlu şaibede yüzünü görmelisin

Ve evet işte şimdi farkındasın,

Sınırlarını farkında olmayan lekenin ucundan

Yeni bir yolculuk başladı

Gerçekliğin parçalanışıyla başladı yol

Hareketi unutup

Arazinin kaymasından anlamalıydık,

Ardımdaki çam nasıl birden ayaklanıp beni takip ediyor,

Aynadan kırılıp önüme serilen ışık,

Zifir karanlıkta nereden yansıyor,

Ah!

Ağzımı açamıyorum.

Ellerini kenetleyip kim bastırıyor,

Apartmanlar nasıl esneyip yere seriliyor,

Tek tip rezidansların erimesi hiç keyif vermiyor.

Zira,

Artık zeminde tek renk akıyor.

Keşke gerçekliği bir kasabada yaksaydık hayali peşimi bırakmıyor.

Kırılmak için üzerine basılmayı bekleyen tüm ceviz kabukları,

Kuru yapraklar ve soda şişeleri gerçekliğe dahil.

Yakacağım, yakıyorum

Sıcak soğuk sıcak!

Her şeyi yok ediyorum

Kafamın içinde volta atıp

Dudaklarımı yuvarlayıp nefes veriyorum,

Ve yerle bir oldular,

Var ettiklerim

Gerçekleştirdiklerim

Tutuştular.

Ateşi ilk defa görüyorum

Hem de bir söndürme eylemiyle.

Burada hiçbir şey yok

Gerçek yok.

Zamanı evvelden yaktığımızdan

Hiçe saydığımızdan

Zaman yok.

Birkaç saniye,

Benim aynamda ömre tekabül ediyor.

Bu zaman-sız-lık

Nasıl bir kolaj sunuyor

Düzleme aktarımı yasaklanmış,

Fakat

Gözlerimi kapatınca her şeyi görüyorum

Şimdi!

Her şey mümkün.