yansımada yüz uzun yorgun

“omuzlarına bir yük bindirdiysek

bu senin taşıman için.”

yansımada yüz yorgun uzun

ilk günah; çiğ et ve ucuz elma

için atılmadık cennetten, zehri

için için dolanıyor kanında ve

kim bilebilirdi uçmak için kıracağını

kanatlarını kim bilebilirdi ki

dünyanının sonunun yatağımıza da

uğrayacağını, kim bilebilirdi ki

ayaklı yılanların arzu dolu sesinin

kafanda bucak bucak yankılandığını

takip etti seni. şimdi yanında

bir köpek uyuz. üstünde beyaz leke

kırmızı. mahallede kına gecesi

senden bana gelen tüm yollar

kapalı ışıklar. uyuyordum. uyandırdın.

açık ışıklar sakladı pisliklerini ihanetin

arzunun cesetlerini gömdük eksik beşiklere

ve artık çürük bedenlerin tek istekleri:

“izin ver olalım fedailer, örnekler, şehitler

ölümün kirinden arınalım güneşle

düşüşümüzün vahşeti kazındı yıldızlara

uçmak çoktan bulandı kana

bir fetiş olarak tıkıldık dünyaya

hatırla, günah iki dişinin arasında

elma değil, istemeyi öğrenmekti aslında.”

şimdi kırıyorum dizeleri

sindiriyorum cesetleri

tanrının gazabını sunuyorum altın kürdanlarda

karıştırıyorum dişlerimi, atıyorum ağzıma karanfili

ve daima hatırla ki kötü sonlar her zaman zaruri

-değil.