geri döndüm. gitmiştim. on yıl yoktum.

dünya üzerinde yoktum, şiir evreninde ve taslaklarımda

spamlanmıştım, duygu dolu olmak sadece nefretle mümkündü

çok kahve içtim, düşündüm, spor yaptım, hiçbiri işe yaramadı

kahve içmek kalp çarpıntısı, düşünmek sonsuz girdap,

spor yapmak faça atmak gibi, ruhsal acıyı fiziksele

sonra yük aldım yük almak cazip geldi yük alabileceğim için

yük aldığım için mutlu oldum yükleri taşımak iyi geldi

acının transformasyonu bu sefer çift yönlüydü, sürekli geçişler

ikisini aynı anda ve süreklileşmiş bir şekilde tecrübe ettim

 

sonra okumak, öncesinde yapmadığım

hisleri tecrübe etmeden onları anlatmayı mümkün kılan

ve gerçekten, düşün düşün nereye kadar

klasik şair olmayacaksam, alıntılarla şaha kaldırmayacaksam yazdıklarımı

klişeleri yediremeyeceksem, neden onları kullanayım

neden yayınlayayım eğer birilerinde bir değişiklik uyandırmayacaksam

neden olayım, birçok kelimenin yepyeni mezar kazıcısı

şairlerle konuşmamalıyım, eğer şairlerse şair olduklarını şairane şekillerde
söylemeye yeltenmezler

diye düşünüyorum alev çıkarken kulaklarımdan ve gözlerimden

duyduklarımdan ve gördüklerimden değil, fiziksel acının yaygınlaşması

acıyı daha küçük miktarda olmasa da daha geniş çaplı yaşatır ve bu da

herhangi bir parçamıza daha fazla önem vermemeyi sağlar

büyük acılar sosyalisttir, her bölgeye eşit yağar

gibi bir cümle, artık karşımıza çıkmıyor çünkü facebook’tan çıktık

belirli istatistik veya rakamlarla şiir yazmaya yeltendiğimde aklımdan çıktı

”buranın bir sahibi var, okurlar bir gün okurlar”

 

şimdi istek

veya isteksizlik

aynı anlama geliyor benim için

uykulu veya uykusuz gibi

 

çok gördüm ölümü kullananı aşkı kullananı

az ama, bunları mecazlayanlar

 

eserlerinin anılarımı anlamlı kıldığı insanlar

önceden de belirttiğim gibi, sizlerin yazdıklarına

tutunuyorum ve çokkapsamlı olduğu için bunlar

bence hayat gibi, ben bunlara tutununca hayata

tutunduğumu bu yüzden söyleyebiliyorum

kötü gidişlerde daha kötüye

iyi gidişlerde daha iyiye

gitmesin diye sıkı sıkı sarılıyorum ve acının ya da mutluluğun

derinleşmesini önlemeye çalışıyorum

çünkü ben yalnızca sığ sularda yüzmeyi biliyorum