ben metroyu seviyorum ve orada kayra dinlemeyi
artık not etmekten yazamıyorum not edicem diye yaşayamıyorum
saat hesabı yapmaktan yürüyemiyorum istediğim hızda
belirli kalabalık seviyelerinin altında rahat edemiyorum
ismim kuran’da geçmiyor diye mi böyleyim
adım hislerin genel adı olsa neyi ne kadar hissederdim
kendime neden kıymıyorum ya da metroda yere
neden işçiyken de oturmaktan imtina etmiyorum
internet çekiyor serum, damarlarımdan
içim açılıyor karanlıkları öteliyorum
nerede kaldığımı bilmeyerek yaşamayı özlüyorum
oturamayacağım semtlerin sokaklarında yürümeyi
yaşayamayacağım hayatlara imrenmeyi
bunlar kültür/ruh/yaşamsevinci barındıran hayatlar
anıtlaşırdı bunları ben yaşıyor olsam, onlarda birikecek anılar
ve şimdi tam kafiyeye geçtim
söyleyecek şeylerim bitti ondan söyleme güzelliği konu oluyor
yemeğe gidebileceğim birçok arkadaşım var
insanın bunu söylerken ama yalnızım da diyebilmesi ne acı
ve şimdi kahveye geçtim,
iğreti duracak ama okeye dördüncü olmaya geldim
her yöreye göre değişen okeye kuralların
aslında hiçbir şey değişmiyor kuralların varlığından başka
kayranın da dediği gibi keşke
dursa dünya
ben bir şarkının sözlerinde aramayı bıraksam etkilendiğim anları
ben yıksam o anılaşan anlardan meydana gelen putlaşan anıtları
bırakıp hayal gücünü, yeşil bahçeler çizsem
kahrolsun emperyalizm yazan duvarların kenarlarına