yatağın sol yanından yola çıkıyor metrobüs

hayatın bazı demleri ruhumun derinliklerine işlemiş

kurtulamıyorum afiş panolarından, otoban uğultusundan

gül satan ablalar bekliyor beni rüyalarda

tanımadığım adamlarla sahile uzandığımda

bu dünya ne büyük acılara gebe

kumrular kaplıyor göğüs kafesimi

boğuyorlar yarım kalmış kırık hayallerimi

umutlarımı bağlıyorum bir çöpe

fareler kemiriyor dört odasını kalbimin

ölmek böyle mi başladı yoksa

boş hastane koridorlarının ıssız yankısında

kısraklar bir anda doğuruyor yavrularını

çiçekler bir anda tomurcuklanıyor

ben ise kavruluyorum yalnızlıkta

çaresizliğin sonsuz pençesinde olgunlaşıyorum

olmaz olsun bir hatıra senin adını anmadığım

olmaz olsun damarımda akan kan

bu şehrin duvarları bir bir yıkılıyor etrafında

sol yanım boş kalıyor içinde sen olmadıkça

eski zaman cambazları olmuş bir tekerleme dilimin ucunda

sakız gibi uzuyor, tadı kaçıyor uzadıkça

bırak patlasın lambaderler, kahrolsun tüm eski zaman kaçkınları

saçılsın bilyeler, göçsün tüm yeraltı sarnıçları

tüm günbatımlarını sana göstermek istiyorum

hepsi bir öncekinin tek ton farklısı

mum dikiyorum fikirlerimin üstüne dilek diliyorum inanmadığın tanrıların kudretiyle

sonra bir metrobüs hareketleniyor sana bana aldırış etmeden

senle ya da sensiz ilerlemeye devam ediyor