bu, yıkılagelen bir duvarın bahsi değil
yazık! kimse birden ölmüyor
göğüslerde hep geniş yaşamakların daraltısı ve
granit tanrılara korkak
secdelerden kalan iz
yeni sokaklarda kentlerde ezbere
adımlarla herkes gibiyiz çünkü
herkes dünyanın vahşi cümbüşünde buluyor
kadim yalnızlıktan paylarına düşeni.

yazık! kimse birden ölmüyor
öyleyse bana da uğrar bu bahtsızlık
dışarlarda pazar öğlesi sakinliği
içeride kasabaların ıssız akşamları
bir zamanlar diyerek bir zamanlar
elibelinde evlerin hep
galeyâna gebe önlerinde
filizlenen ilkyazlara hayranlıkla
ayak bileklerimi kırıp duruyordu yazgım
yeryüzüne kan fışkırıyordu kalbimden
bir zamanlardı işte, yazık!
ben de birden ölmeyeceğim.

3/20