seni ilk öptüğüm köşe başında rastlaştığımızda ikimizin de eskiden omuzlarına dökülen kumral saçları artık kulak hizasındaydı. nikotin sakızı çiğniyordun -zaten hep ağzındaydı bırakıcam bu illeti sesimi çatlatıyor lafları ama asla bırakamazdın-
afallamış gibiydin -pek anlamam beden dilini- gülümsedin ve alaycı halinle kollarını açtın. değişmiştin.
boğazımdaki yumru şiştikçe şişti, ağzımın içini, boynumu sardı, çene kemiklerim gıcırdadı; kulak zarlarım aynı anda birden patladı, gerdanımın ince derisi çatladı, kanla beraber yavaş yavaş fısıltılar sızmaya başladı. göz pınarlarımdaki yaşlar artlarında biriken yalanları okuyordu. fısıltılar sesini iyice yükseltti ve sigaram titreyen ellerimden yere düştü. sen sakızını patlattın, o da üst dudağına yapıştı. tırnaklarımın ucundan temiz kaldırıma taze kan akıyordu. derimdeki kesiklerin sızısı belli belirsiz nüksetse de asıl içimi yakan o pıhtıların söyledikleri. bu yalanlar korosu beni çöktürdü tam da ayaklarının ucuna. dizlerimin üstünde kan birikintisine batmıştım, sen cansız gözlerle, kibirle bakıyordun; hipnoz olmuş gibi ağzını bir açıp bir kapıyor, düzenli aralıklarla da sakızı patlatıyordun. ”ulan kulaklarım patladı duymamam lazım bunları” diye geçirdim aklımdan, fısıltılar bir posta kahkaha koydu. ardından göz bebeklerim birden ışınlar yaydı, ”erdim galiba” deyip allah katına yükselmeyi beklerken, bir baktım projeksiyon lambası olmuşum. kan birikintisinde birtakım flashbackler izliyoruz. ilk perdenin konusu ağladığım gecelerdi, kısa sürdü, pek de bir esprisi yoktu zaten. asıl mevzu ikinci perdede kendini gösterdi. gözlerimi yummak istiyordum, bakmamak, hiç hatırlamamak, unutmak istiyordum. ama lebdeğmez gibi ,sadece iğneler değil de, hançerler iliştirilmişti göz kapaklarıma. rahatsız edici bir porno filmi seyretmeye başladık. senin suratına bir gülümseme yayıldı ve sakızı daha da şapırdatarak çiğnemeye başladın (varoş herif). tek gecelik aşkların, içindeki tuhaf arzuları keşfetmeye yönelik çalışmaların, yalan dolan nidalarınla güzel vücutlarda gezintilerin. gözlerimi yummaya çalıştıkça kirpiklerimden sulu kanlar damlıyordu. ağzındaki sakız sonunda birikintiye yuvarlandı. yapışkan şeye çekildi tüm kanım ve beraberinde bodrum katında yaptığın anal seks. sakızı yerden aldım ve 30 saniye önce senin ağzında dolanmıyormuş gibi çiğnemeye başladım (şapırdatmadan). gerçekten de sakız çiğnemek iyi geliyormuş kulak uğuldamasına. sen bu sırada hareketlenmiştin, bir şey arıyor ama bulamıyordun ceplerinde. gözlerime dayalı hançerler iki avcuma düştü. sakızı son kez patlatıp, sakince yuttum. yutak-gırtlak-yemek borusu-mide. mideme oturuşunu hissettim. sen ise hala aradığın şeyi bulamamıştın, paniklemiştin. yanına yaklaştığımda aramayı bırakmıştın. bakışlarımın biçare bir anını yakalamış olmalısın ki büyük bir cüretle batan güneş nemli dudaklarıma vururken çenemi kavradın. bütün soğukkanlılığımla hançerleri salise salisesine göğsünün iki tarafına sapladım, herhangi bir aksilik yaşanmadan: beni aniden öpmen örneğin. gözlerin son kez yüzüme değdi, elindeki şey yere düştü, çakmakmış. isteseydin hemen verirdim, sen de son sigaranı son olduğunu bilerek içerdin ve onu bırakacağına dair yeminini etmeye gerek duymazdın. şimdi mcdonald tuvaletine gidip o sakızın üstüne sifonlar çekeceğim, bağırsaklarım gurulduyor.