Yansımasız aynalarla karşı karşıya kaldım
Katı suratlı kara çarşambalarla bir masada oturduk
Ortası delik şarap bardaklarını doldurma hırsı bürüdü bizi
Soyundum sokak lambasının turuncu vızıltısına
Histerik acı ışık dalgalarını kapladım bedenime
Sineklerden daha özgür dans ediyorum pencere kenarı masamda
Daha hoş korkmalı otuz beş ekran tüplü televizyondan vuran mavi ışık
Açmadım hâlâ annemin bardak takımı dolu dolabını
Misafir bekliyorum babamın getirdiği plastik sandalyelerde
Gri bir fotoğraf makinesine poz vermiştim çocukluğumda
Şimdiyse taklit ediyorum yansımasız aynalar karşısında pozunu
Sadece cumartesi günleri bir dönerci dükkanında görüyorum yansımamı
Tek bir silüet halinde
Aynı kıyafetleri giyiyorum o pozdan beri
On sekiz yıldır aynı saç tıraşı tek bildiğim haldeyim yine
Dışı mavi renkli
Kare desenli yeleğim vardı
O da olmuyor artık ben büyümedim o küçüldü
Bir on sekiz yıl daha idare etseydi beni
Babamın verdiği harçlıklarla yenisini alabilirdim
Ama o küçülmeye tercih etti
İnsanlar çok hızlı adımlar atıyor gerçekten
Ben plastik sandalyelerde misafir beklerken
Metrobüste yer kapmak daha önemli dönerci dükkanına giden adımlardan
Belki bir gün bende binerim o metrobüse
Elimde gri fotoğraf makinemle
-Serhat Uysal