sevgili k.,

 

sen bana bakmazken

ben balık marketlerini gezmekle meşguldüm.

 

balıklarla göz göze gelmeyi severdim. satıcılar bana sinirlenip bağırırdı.

o kadar dikkatli bakardım ki, insanlar bozuk zannederdi. işlerine kıt vururdum.

bozuk balıkları severdim. gözleri buğulu olurlardı. beni görmezlerdi.

kötü kokarlardı. öleli uzun zaman geçmişti.

kimse onları istemezdi.

ben satın alırdım.

göle atardım.

evlerine.

 

minnet duymazlardı.

 

hayırseverliğimden yapmıyordum. hayırseverin tam tersiydim. kendimi düşünüyordum elbet. kokmuş balıkları, keskin sarımsak sokakları, saçları küf tutmuş dilencileri severdim. yatağımın çarşaflarını çok sık değiştirmem gerekirdi. akrabalarım bu sapkınlıklarımdan hiç memnun değildi. arkadaşlarımdan hep bir şeyler saklamam lazımdı. bir şey uysal yumuşak başlı ise ağlamaya başlardım. çocukken “ya ben bir rüyadaysam” diye düşünüp uyuyamazdım.  yıllarca avrupa’da yaşadım. sonrasında hep istanbul’a döndüm. galiba cumhurbaşkanımıza aşıktım.

 

kötü bir şey değil bu. birilerinin bu dünyadaki zavallıları, tekinsizleri, kimsesizleri sevmesi gerekir. dünyanın yükünü bu insanlar taşır. ama kolay bir iş değildir bu. çünkü senin efsunlandığın kusurlar, yüz buruşturmalar, öğle güneşi laflar, bir gün gelir sana döner. doğaları budur. bu güzel renkli kabarık pençeler bir gün seni çırılçıplak bırakır. tırnaklarını ciğerine sokar. çıkarmasan içinde büyür, çıkarsan kanar öldürür. sen de ona benzersin. sen de onu ısırırsın küçük küçük, intikamını öyle alırsın.

 

senin de pullarını çok yoldum, biliyorum.

 

***

 

sevgili k.,

 

sen beni görmezken

ben mahallede tavla oynamakla meşguldüm.

 

sürekli kaybettiğim emekli bir amca vardı, hardal gözleri bacaklarımı sarartırdı. odamda dört mevsim yılbaşı ışıkları ve lavanta tütsüleri olurdu. en büyük hayalim, seni eski evimdeki yeşil odamda öpmekti. yeşil dünyanın en adil rengiydi, kız erkek ayırmazdı. orayı severdin, emindim. çarpık asfalta bakardı camım, aşağıda küçük bir bahçe vardı. ben küçükken bir kedi doğum yapmıştı. yavrulardan bir tanesi benim olmuştu, ismi Tavşan’dı. kahveli kürkü, odamın yeşilinden gözleri vardı. senin beni görmeni beklerken, beraber albümlerimi baştan dizerdik, hangisini sana dinletmeliyiz diye kavga ederdik.

 

sen beni görmezken, sevgili k., ben tüm emekli amcaları tek tek odama getirdim. aslında amacım çocukluk fotoğraflarına bakmak, beraber kahvaltı yapmaktı. kahvehanedeyken sık sık torunlarından bahsederlerdi; odamda bahsetmediklerinde şaşırdım. gittiklerinde Tavşan bana kızardı, emeklilere alerjisi vardı. onun sevdiği albümü çalıp kalbini alırdım.

 

sen yokken her gece tavana yeni bir fosforlu yıldız yapıştırıyordum.

 

 

***

 

sevgili k.,

 

sen bana dokunmazken

ben kendime yeni dünyalar kurmakla meşguldüm.

 

sürekli hayallerde yaşadığım için annem bana kızardı. saflığım yüzünden canım yanacaktı. yabani derdi bana, kaçıyorum insanlardan diye, halbuki ben dönüp de üzerlerine koşardım. sen bana dokunmazken, sevgili k., benim bir şeyler hayal etmem lazımdı, senin bana dokunduğunu hayal etmem lazımdı. seni sık sık ölüm döşeğinde düşünürdüm, buruşuk ve esmer olurdu ellerin, serum takıp avcuma alırdım. yanında kalırdım gece gündüz. nasihatlerine ihtiyacım vardı. her şeyden çok, sevgili k., benim senin nasihatlerine ihtiyacım vardı.

 

işler çok kötüye gittiğine ve dayanamadığımda daha fazla, seni futbol sahasının önünden geçerken hayal ederdim. hani o işinin yanındaki saha, beraber lise maçlarını izlerdik, sen bana arkadan sarılıp ensemde soluklanırdın, nefesinin buharı kulağımı ısıtırdı. akşamleyin tüm sokakları gezmek isterdin, yatağa girdiğimde halim kalmazdı. küçükken ailen seni futboldan almıştı. turist sezonu gelince beraber sahile inerdik, oysa ben güneşten nefret ederdim sen de kalabalıktan, olsun, bira içerdik, denize girerdik. çarpık yüzerdik, dalgalar vurunca toplum sağlığına tehlikeydik. bir şey olmaz, derdim sana, şişman bir polis amcayı tanıyorum, tutuklansak da bir şey olmaz.

 

sen bana dokunmazken, sevgili k.,

ben bana dokunduğunu hayal ederek

yeni dünyalar kurmak zorundaydım.

 

başka türlü devam edemezdim.

bir şeye tutunmam gerekiyordu.

senin de tutunduğunu hayal ederek, sevgili k.,

yeni dünyalar kurdum kendime.

 

şimdi bu yıl

doğum günümde

beni hatırlamamanı diledim.

 

ama seviyorum ki seni yeni dünyandasındır,

ve her şey yolundadır,

ve insanlar vardır yanında,

ve benekli tavşanlar,

ve sen cesursundur,

ve nazik,

 

ve itersin yeryüzünü,

ve içersin yeşil limonlu bir kokteyl,

ve go-kart’a binersin arkadaşlarınla,

ve atıştırır yaz yağmurun,

ve temizdir artık tütün gibi sardığımız gece sokakların,

ve seversin yeniden.