üstü mezar dolu tünellerden geçiyorum, bir dağ biniyor omuzlarıma
geçen hafta cenazede gani gani ölüm dilemişken allah’tan
şimdi yabancı bir gözle bakıyorum bütün mezarlıklara
ve kabir hayatına alıştığımda rastladığım şaman ayinine
tabutu camdan yapılmış bir ölüye benziyor hayat
her şeyin farkındasın, bu savaşın sonu yakın
tarafların ikisi de sensin, emir komuta zinciri kırık
tetiği çek,
nişan al ve ateş!
buraya yazılacak bir şey kalmadı, cephane bitti
savaşta yeni bir cephe açıldı: nükleer füzyonlar nüksetti
beynimin her kıvrımında hissederken bu işkenceyi
güldü geçti sermayeyi elinde tutan ilaç şirketleri
birazdan vardiya değişir, kuşların çığlığı karışır kanıma
şahit olur şehrin tüm sokakları bu huzursuzluğa
yıkmak zorlaştığında tabuları, kucak açar sana tabutlar
yıkılan düzenlerde yeşerir çürüyen her umut
in me omnis spes est mihi
yani bütün umudum kendimde
yani habil de benim, kabil de
yani mağlup da benim, galip de
şimdi savaş bitti, bütün cepheler
tek
tek
düş

ruh bedene küstü bu paradoksun içinde
öldürürken kendi kendimi
çaresiz bir bekleyişle kırpmadım gözümü
beni var eden mutlak töz, beni yok eden bu son söz mü?

 

Eftelya Koyuncu