I

Konuklar yerlerine yerleşecekler

Konuklar mozaik bir çalışmanın

Birer santimetrekarelik parçaları

Gibiler

Gökten tepemize inmiş de

Hemen hemen saçlarımızı ayırdığımız

Çizgiye yapışmışlar

Gösteri birazdan başlayacak

Üfleme şiddetinde bir rüzgarla

Koltuklarını bulmak üzere

Ayrılabilirler.

Şayet yağmurlu bir gün ise

salondaki nemden sorumlu değiller

esasında gösterinin ne saati var

ne de bitecek bir süresi

zira metafor olmayı kendi seçmedi.

Konuklar ise bir renk kartelasından halliceler

Kimi diğerinden biraz daha

Farklı olmak üzere aynı renk olmayı

reddeden bir tavırda çünkü

sahne şimdilik karanlık

öyle ki sahnenin esamesi yok

Etraf aydınlanınca ne olacak?

Konuklar bunu da merak etmiyor

Her şeyden biraz daha farklı olan

bu salon

Görünürde kırmızı koltuklu ve yüksek

Tavanlı elbette

Fakat burada her şey eriyip

Bükülebiliyor

Konuklar sahnede bulabiliyorlar

kendilerini

hem de altlarındaki

kırmızı sandalyeyle.  

 

II

Konuklar burada

bizleri duyabilecekleri mesafede

Gösteriler sunacağız

Günün ağarmamış kısmında edilen

sohbetten hemen sonra,

Güneş doğup bir yerlere

Geç kaldıktan

Uykusuzluktan bitap düşmüş ve

Yalın haldeki bizlerle tanışmadan

Çaresizlik ağının içinde,

Bir yatakmışcasına uzanırken

Ağı örenler;

Açlık, uykusuzluk ya da üşümekken

Gösteriyi başlatacağız.

 

III

Hatırlamayı anlatacağız

Anı olarak var ettiğimiz anları

Biriktirilen bir tomar kağıt

Hacmini defalarca katlayıp

Soyut bir kapı olabiliyorsa

Yarattığımız budur.

Zahmet gerektirmeden içine alıveren

bu geçit,

suya atılan bir taş gibi midir?

Kalbin bulunduğu yerden genze,

Ucu ucuna yetecek bir şey bağlanıyor

Ucu ucunalığı karşılıyor ki

Esnekliğini yitirmiş

-esasen esnek bir bağlama aracı artık değilse bu

‘ucu ucuna yetmek’tir çünkü.

Hatırlamak gösterisi

Böyle başlıyor olsa gerek,

ince yerinden kopabilir,

Ya da alışır