hayatı pencerelerin arasından görmeye çalışan
yaşayışına üzülen kendi dahil birçoklarının
benim sırtını her gece bıçak ve palalarla dolu bir duvara dayayıp
kendini güvende hisseden
sen yeşilliksin,
o duvarın tuğlaaralarında türeyen
ben her denk gelişimize ayrı bir anlam yüklüyorum
her cümlenin, her kelimenin ayrı ayrı türevini alıyorum
sen baharsın, bu aşk değil
sadece iki kutbunu temsil ediyoruz dünyanın
o pencereleri pembeye mi boyayalım
yoksa kalsın da panjur mu taktıralım
belki onları boyarız ya da ben
ilk kez ikeadan aldığım kalemle gerçek bir ev listesi yaparım
bu hava bıçak yarası, acıtır roman havası gibi dursa da
denize kıyısı olmayan yerde aşk olmaz dememiştin hiç, haksızdın
/ben çantamdan şiir kitaplarını attım
yenimetin belgesine yazdığım şiirlere ctrl a + delete yaptım/
bunlar da kanıtları, ekte yolluyorum
bu mektubum, bu da panjurcunun telefonu
ve ikeaya giden otobüsün kalktığı durağın konumunu gösterir karekod
kader replikleri, bazı iyi pasajlar
masumiyet falan, bazı instagram hesapları
aylar sonra şiir yazdıran o hoyratlık
def edişlerim aklımdan, kötü düşünceleri
tamamını aklama süreçlerim şiirle biter
türkiyedeki tüm üniversite kampüsleri acıma merhem olur
deli gibi oyuncak alırım
değil çocukluğumu yaşayamamam, yok alakası
sürecinde düşündürttüklerini severim, bu beni bağlar
gönül yarası bu, sözün neresi bu
yıkıldım eşiğine, susmaya geldim.