Söyle olur mu onlara

İçinde yürüyen

Bilinmez

Yorgun.

Gözlerini ovaladıkça silinmez

Bir ufkun

Yanılsamalarını neşterle deşerek

Basitliğin o karmaşık halini

Yürüten

Yürüyen içinden levhaların

O hiç yaklaşılmaz dağlarını şehrin

Ama niye

Niye geldin

Bu tabloya bu paslı çiviler,

olmaz.

Sen ötekisin her nerede isen

Sen, sonu yok bir kaçışsın dünyadan dünyalara

Perspektifte ateşsin, tükenen, tüketen

sunulan her ne ise.

İnsan teninin boyandığı evlere

Laneti tuz olmuş memleketlere

Onarılmaz kırık vazolarına çiçek dikmek,

Ama niye

Niye umut, insanın felaketidir soyut düzlemde

 

Yorgunluğunu gezdirerek suyun altında

Yahut penceresini açarak kara bulutlara

Avuçlarında ezerek bir nefesi

Şifa arıyorsun gök ve yer arasında

Gök ve yer arasında ölümden kaçıyorsun.

Ölümden kaçtığın kadar, yaşamda arınmıyorsun

İşte o mükemmeli irdeleyen zihninde

Bizi durduran, zamanın akışında

Bizi elden ayaktan düşüren

Hiç yaşamamış kılan

İşte o mükemmellik ülkesinde

Dilencisi olduğumuz o garip devinimin

Eylemsizliğiyle meşhur seraplarıyız.

Bu yüzden denebilir ki:

Geç kalmak, ölümün tanığıdır.

Söyle olur mu onlara

Yalnız değiliz

Zayıf hiç değil

Yaklaştığında seni korkutan her ne ise

Odur çare

 

Fatih Bozdemir

 

Görsel: Mete Karaoğlu