Bedenim, tanrının bahşettiğinden başka
Birbirinden kopuk onlarca uzvun ruha tutunuşu bu
Farklılıklar içinde sayıkladıklarımın arasında
Uzat elini göğe, gülümse
Tüm felaketlerin içinde başarıya giden varlık bu
Birilerinki tarafından tutsak edilmiş tanrımın haykırışı
Kapadığım an gözkapaklarımdan içeri süzülenlerin şiire dönüşü
Verilen süreden hayli ötede, bambaşka kopmaların çağında
Söylenen her bir kelimenin boşluğa kayışında
Çaresizce dolanan bakışlar ve onlara “insan” diye seslenen zihni kopuklar
Burada var olmadan önce bir atın yamacında ağlayan
Sonsuzca suskunluğa teslim edilen ruhun
Dev bir böceğe dönüşünden sıçrayan mürekkeplerin
Hepsinin ardında ayakta dikilen bedenim
Yalnız, onca acıya dayanan kelimelerim
Derimi kaskatı kesen kalemin sırtını dayadığı güvenden gelen şiirlerim
Bahşedilen çocuktan daha güçsüzü
Sayısızca kabusun içinde eriyen bilincin susuşu
Başka tanrılarca başka emellere yaratılanların ellerine tutuşturulur
“Öğrenmek” bizlerin acısı üzerine kurulur
Süzülen saçmalardan çıkan nidayı karalar
Ardında zihnin olmadığı gözlere bakarak okuruz
Yaşamdan kaçan varlığımıza sevgiyi layık görmeyenlerin
Ölüm gelip de ruhumuzu dondurduktan sonra
Dillerinden düşmeyen şiirlerimizde ısınırız
Birbirine değmeden geçen onca şairin ruhunu
Edebiyat nedir, bilmeyenlerden dinleriz
-Bambaşka tanrıların yarattığı bambaşka boşluklar-
-İrem Bebekoğlu