lisede hoşlandığım kız bana nasıl şair olunuyor diye sormuştu. o’nun sorusuna istinaden bir
şiir yazdım. işte böyle olunuyor.
tabii oturaklı bir cevap veremedim. nasıl veriyim, ilgimi çekiyordu.
zamanla kırıcı olmanın kendime zarar verdiğini ve imgelemde kurumuş çiçeklerin bile değer
kazanabileceğini öğrendim.
yeni iştigalim bunların ne boka yaradığını düşünmek.
———————-
benim şiirime yargıç peruğu ile yaklaşırsan çırpınan dip balığını görürsün.
karşıtlıkların içimde boyut kazandığını, güleç yüzümün kurbanı olduğumu düşünürsün.
benim odağım bütünün kaotik yapısı. aşkı anlatırken ya da sevgiyi, çünkü ikisi arasında
yüzleşmemiz gereken fazlaca detay var .. ne diyorum?
kısaca, gökçeada rum evlerini bahsederken dedemin cenazesine katılmak istemediğimi
okuyabilirsin.
bunda bir sakınca görmüyorum.
———————–
şairler şiirde kusur arıyor. keşke şairler olsa tek, okurda bunu görüyorum.
bence yegane soru şudur: yazılan şiir kanala nüfuz etti mi? eğer ulaştıysa, yani misyonunu
tamamladıysa, başını yastığa huzurla koyabilir.
tabi her soru gibi bu soru da ağızdan çıktığı an sorunları beraberinde getiriyor. ama konumuz
bu değil.
demek istediğim: kararsız gündüzlerin ve uykusuz gecelerin sahibini biraz olsun yatıştıran
her kelime şiir olmaya mahkûmdur.
kimileri bu düşünce biçimine istikrarın çöküşü diyor.
ben ise sanatın egoların rekabetinden öte olması gerektiğini söylüyorum.
çağımızın yavşaklığı bu ya. er geç anladık her şeyin mümkün olabileceğini.
—————————–
iki ömür yaşamış gibi hissediyorum. inzivaya çekilmek için genç, insanlığa karışmak için çok
geç.
kırılgan sayılabilecek düzeyde duygusal bir insanım. eskiden uyum sorunu yaşadığımı
düşünürdüm, herkesin keyfi yerindeyken uzaklara doğru hüzün çökerdi bana.
yeni yeni hayatımın taşları yerine oturmaya başladı.
acılarım daha usturuplu, öfkem daha dingin..
dikkatim daha bir dağınık.
ama her şeye rağmen benim için önemli olan, başladığım günün perdelerini mutlu
kapayabilmektir.
şeytanıma diz çöktürmeyi denedim, olmadı. artık o’nu da seviyorum.
————————–
teşekkür ederim, arada güzel oluyor duvara konuşmak.
bir daha kendime hesap vermeyeceğim.