Asfalt karınca dolu, hepsi ilerliyor arkalarına bakmadan. Birbirlerine bakmadan, kafalarını kaldırmadan yürüyor. Niye kafalarını kaldırsınlar ki, bu yolun daimi yolcuları onlar. Her gün yemek için yürüdükleri yolda, artık ilgilerini ne çekebilir ?

Yavaşça duraklarına ulaştıkça ayrılıyor ekmek yollarından karıncalar. Saatlerce yalnız bırakıyorlar onlara her gün ekmek yollarında arkadaş olan asfaltı.

Güneş kaybolurken yavaşça geri dönüyorlar, onları yuvalarına taşıyan asfalta. Karıncalar bu yolda yaşlanıyor her gün ekmek uğruna. Bu, yaşadıkları hayatın zorunluluğu.

Güneş binaların arkasına sallanırken saatime bakıyorum. Evet, vakit gelmiş. Şapkamı, ortağımı, alıyorum. Asfaltı temizleme vakti gelmiş. Kapıyı arkamdan kapatıp merdivenlerden inmeye başlıyorum.  Yavaşça değişiyorum her adımımla. Beynim gözlerini kapatıyor, düşüncelerim bulanıklaşıyor Yeni bacaklar çıkıyor gövdemden, ufalıyorum her basamakla. Yavaşça hiçliğe gömülüyor zihnimdeki her düşünce, geride yalnız bir tanesi kalana dek:

“Asfaltı temizleme vakti.”