ağaçlar, sırdaşım olun, bırakın anlatayım size ölümden köşe bucak kaçtığım,
geçen her saniyenin ardından ağladığım hayatta
ona asırlarımı vermeye nasıl hazır olduğumu.
bırakın kalbimi açayım size ve yapraklarınız rüzgara fısıldasın sözlerimi.
annem olun, beni sarın dallarınızla ve
‘o sadece seni kıracak’, ‘mutlu olduğuna emin ol’ diyerek eğilin bana.
babam olun ve usulca esin bana; ‘sen mutluysan ben de mutluyum, kızım.’
korur musunuz beni? korur musunuz her atışında duvara çarpıp
yorgun düşmüş kalbimi?
koruyun beni güneşten, koruyun beni o yakıcı günahtan,
koruyun beni kibritle oynayan 4 yaşındaki kızdan.
ve ‘ben her zaman buradayım.’ diyerek eğilin bana,
dayadığımda sırtımı duyayım varlığınızı,
sarılın bana gölgenizle ve fısıldayın,
‘ben her zaman buradayım.’
ah ağaçlar, bırakın siz olayım,
kendi yağmurumla ıslattığım ormanda kaybolayım
ve beni gözlerimin yeşilinde arayın
ah ağaçlar, siz de unutursanız
kim hatırlayacak beni?