eyvah, yine isyana varıyor içimin çığlıkları.
yitirilmiş bir bekaretin kan deryası şiirlerinde
belli belirsiz isyana kalkıyorum dünyaya karşı.
duyan yok vurulup gitmelerimizi su üzerinde, gören yok;
dünya geçip gidiyor nasırlı ayaklarımızın altından.
tam tepemizde odaklanmış bir namlu
içimdeki topal atları ve zenci çocukları vurmaya niyetli
geveze müezzinlerin kametini bekliyor.
kaçışı yok kelimelerin ve üstelik bacaklarım da niyetsiz
atlas okyanusundan bir leğen suyu yürüyerek aşmaya.
sıska şiirler yazmaktan ve güneş gözlüğü takmış tanrıya yalvarmaktan başkası gelmiyor elimden.
sana kaçırılmış gemi seferlerinin iskelede bıraktığı boşluklardan getirecektim.
iki parmağının arasındaki boşluğu doldur diye.
muhtemel olanı erken duyurup mahvetmenin hüznü var yine başımda.
üstelik tedirginlik de üzerime çok yakışıyor.
birkaç yarım şiiri birleştirip derme çatma bir yaşamak yaratmalıyız yine
ki, işsiz kalmasın surların aşan barbarlar.
kendini tekrarlayan insanların yokluğu hissediliyor.
kendini tekrarlayan ve tasdikleyen kol saatim
yine öleceğimi haber verdi.
duyan
gören
bilen ve söyleyen
yok.
sen duy, sen gör, sen bil ve söyle.
susmanın ve bencilliğin ağırlığını al üzerimden
kalemin mürekkebi, saatin pili, şairin şiir bitiyor.
ceset gibi kokuyorum
yitirilen bekaretlerin kan deryası şiirlerinde.
korkuyorum, korktuğumu biliyor cinler, şeytan ve tanrı.
ben de onların bana güldüklerini biliyorum geceleri.
fark etmez, tanrı hariç hepsi ölecek bir gün.
böylece son bulacak anlamsız muskaların üzerime tükürdüğü
kabus dolu ve ter kokulu sıcaklar.
sonra yine yeni bir şeytan daha çıkacak nasılsa içimden.
en baştan yazacağız çöl masallarını ve
en baştan meydan okuyacağız tanrıya.
inadına kendimiz seçeceğiz peygamberi.
inadına dönecek bu devrin devranı ve
biz yine günahkar olacağız.
bekareti dert etmen boşuna
yine sen ve ben yanacağız
günün sonunda ufukta batan güneşin kızıllığına karışıp.
iyi bir insan olsan da böyle olacak bu
beş para etmez bir şair olsan da.
çünkü çok kereler gördüm yukarıdakinin kendini yalanladığını.
musa’ nın yaptığını isa bozuyor hep.
kaybedecek bir şeyin de kalmadı yüzündeki yanık izlerinden başka.
eyvah, yine isyana varıyor içimin çığlıkları.
yine günah dolu şiirler söyledim mağaranın birinde.
oysa modası geçmiş bir meslek artık peygamberlik.
bizi yine yakacaklar
ozanın yanmak mıdır kaderi?
ne söylediği, neden ve nerede yandığı önemsiz midir?
ummazdım tanrıdan bile bu kadarını.
duyan yok
gören yok
bilen ve söyleyen yok
sen duy, sen gör, sen bil ve söyle.
en kıymetlin zaten içindeki isyanındır.
duman duman dağılsa da sesin karanlıkta
tanrı kendine karşı gelenleri hafiyelerine not ettirir, unutma.
söyle.
eyvah, yine isyana varıyor içimin çığlıkları.
sevişmelerin gizlendiği yitik ülkelerde bir kavuşmak düşlüyorum.
günaha varıncaya kadar koşuyorsun zihnimin çöllerinde
ta ki durdurmasın seni içimdeki müşrik.
sevişmek, biliyorsun, şirkten daha büyük günah.
kavuşmalar hücum borusuna kaldı.