Delmek istiyor gözlerim
Ağır kurşun sandığım
Balıkların ağzına takılan ağıtlarla
Yırtmak istiyor çatallı nefretim.
Bir yanı insanın sokulmak
Bir yanı insanın duymamak.
Geçer gider ya ellerimden
Ayağımın silktiği toza kadar
Sıyrılır üzerime yapışan umutlar.
Çok konuştuğumu varsayıyorum
Var saymalarım bitmiyor,
Uyku için koyun türetiyorum.
Fakat şimdi biliyorum
Koyunlar geviş getirmek gibi
Beni getirecekler ve kıymığın doğası gibi
Ben de batacağım kendime.
Sarkmak istemiyorum diyorum
Gevşemek senin ağzının sıcağında
Ölümsüzlük sanki apaçık.
Değil sanıyordum gördüklerim, tenim değil
Yol aldığımda düştüğümü
Var oldukça kalktığımı görüyorum.
Hareket edemezliğinin çocukçalarında
Bir benlik varmış, kundağında bebek gibi.
Seslercesi kayboluyor yankısında,
Sürdüğümde suskunluğumu
Karşımda yıkılıyor kar da dağ da.
Tavandan bana asılan ben,
Köpeklerin havlamalarından cesaretle
İntiharı kapı eşiğine terk ediyorum.
Evet bendim, sulu gözlerle
Çizdiğim onca yolu karalayan.
Parçaladıkça gök beni
Soğuk diktiği yazıyor
Anne ipliği ve boynumdakilerle.
Bilmeye vardığım o destanda
Hiç ninni olacağımı kestiremedim.
Bırakışların anası oldum demek
Tutunmamak bulanık da olsa.
Sobelenmeye direk soğukluğu kalmıştı.