ıslandıkça çürüyorum
kaç ağa sarılırsam sarılayım
toplamak için kendimi
hep bir parçamı düşürüyorum

ellerimi kaybetsem
tescili doğacak
insan olamadığımın
ne kendimi gezdirebileceğim
üzerinde bir demir pervazın
ne de ahşaba dokunabileceğim
olsam da içinde bir antikacının

yok olsa gözlerim
anlamı kalmaz aylaklığın
artık geçirmek istemem havayı
altına ayaklarımın
gariptir ki
göresi bile gelmez insanın

çözünse yüreğim
içinde kendi yarattığım solüsyonun
en azından bana gider benden çıkan
olmasa da ışık huzmesiyle
sesledir birlikteliği belki de
öyle titreştirir ki
arasında bulunduğum her ipliği
benden geriye
bir ben kalır
bir de sen