Gecem gündüze döndüğü zaman

Kardelenler açarmış ansızın,

Buz tutmuş solgun hislerimde.

Bir göçmen kuşu havalanırmış sonsuzluğa.

Dur göçmen kuşu,

Dur!

Vakit, hürriyete kanat çırpma vaktidir

 

Haber yok mu dağlara

Kızıl şafaklı gündoğumlarından

Selam göndermiş mi mavzer yürekli yoldaşlar?

Kendi sularına tutsak ediliyor mu, en güzel Denizler

Paslı zindan parmaklıklarında raks ediyor mu cesur ışıklar

 

Ya çocuklar

Çocuklar nasıl ülkemde

Katlediliyor mu sevda ruhlu abiler

Yağmalanıyor mu en taze hayatlar

Yaşları büyütülüyor mu hâlâ on yedilerin?

 

Anneler ağlıyor mu mesela

Bir çamaşır ipini sıkarak nasırlı avuçlarında

Doluyor mu gözyaşları

Gün yüzüne hasret emekçi çizgilerine

 

Söyle göçmen kuşu, söyle

Şairlik suç mu hâlâ memleketimde

Özgürlük kokulu şiirler katlediliyor mu vahşice

Hain mi sanılıyor Mavi Gözlü Dev

Söyle bileyim

Zalimler yine peşkeş çekiyor mu kanlı dumanlara

Bitmedi mi riyakarlıkları, düşmanlıkları

Bitmedi mi ha?

 

Emekçi kardeşlerim nasıl

En çok da onları özlüyorum, biliyor musun?

Kardeşlik türküleri söylüyorlar mı yeniden

Paylaşıyorlar mı sımsıcak sohbetler eşliğinde

Bir parçacık ekmeği

Arşınlıyorlar mı umudun en güzel renklerini

 

Anlat halkıma göçmen kuşum, anlat

Aydınlıkları, yarınları, doğacak kızıl güneşi anlat

Barışı, sevgiyi, sonsuzlukları…

Yalnız, sorarlarsa beni

Dolu gözlerle

Toprağın aldığı yoldaşlarımı

Ruhumdaki kırık güvercin kanadını

Parçalanmış parkamı, delinmiş postallarımı

Yüreğime dolan buruk kanları

Sus göçmen kuşum, sus

Sus da kaç git bu diyarlardan

Varsın beni bilmesinler

Ama içleri kan ağlayarak da

Ölmesinler…

 

Nisa Nur Tuzla