(bu sana ve senin değerlerine

karşı bir itiraz mektubu)

tir tir titrek, leş gibi korkak uyandım

daha farklı bir adam olduğun rüyadan

yerin yedi kat altına, bu ürkek sabaha

yedi yıllık sararmış takvim yapraklarını

korkuyla çakılı o çivinin ucuna sığdıramadım

harlı ateşlerle piştim aynı cezvenin içinde

yapay ışıklarla aydınlık yaprak akşamlarda

dolunayın altında varla yoksun, gitmekle

kalmak arasında farklı bir adamın çehresi

altında kaldığı yükün ağırlığıyla ağlamıyor

çünkü o sen değil, korkuyor kaybetmekten

sanrıların ötesinde, hayalin derinliklerine

bile bile tekrarladığım hataların kuyusuna

kucakladığım lir ile gözüm kapalı iniyorum

içimdeki nar çürük, göğsümü kaplayan sızı

sıcak ve akışkan, unutamadım hiçbir zaman

yalnız bilinmişlikleri, takma kimlikleri, belki de

yoktu gizli anlaşmalar, beceriksiz bir dil aramızda

üzüm gibi ezildim ayakların altında, ben sandım ki

sanrılara kapıldım, batan güneşten elimi tutuşuna

kadar hikayeleştirdim tüm yaşanmışlıkları

gelip geçmemiş ne varsa kelimelere hapsettim

tüm anıları mürekkeple lekedim

beyaz sayfam kalmadı

uyandım.